Dosya

Kedilerin Kaybolma Mevsimi: Kaybolan Kedinin Ortaya Çıkardığı

İlkel toplumlardan Aydınlanma’ya ve sonrasında kapitalist ekonomik düzenin yayıldığı dönemlere kadar insan-hayvan ilişkisi sahip olma/yönetme/kullanma itkileri çerçevesinde şekillenir.

İnsanı ve insan olma hallerini anlatmak için sıklıkla başvurulan araçlardan biri hayvanlardır. Özellikle 1970’lerde başlayan hayvan çalışmalarıyla beraber edebiyatta hayvan temsilleri ve insan-insan olmayan ilişkisi daha yakından incelenmeye başlanılır. Yine aynı dönemde posthümanizmin temel kazanımlarından biri; insanı üstün, hükmedici ve kontrol edici bir iktidar sahibi olarak gören anlayışın terk edilmesi olur. Bu noktadan sonra edebi eserlerdeki hayvan temsilleri insan-hayvan karşıtlığından ziyade bir aradalığı savunan bir sentez fikir çerçevesinde incelenir. Hatta edebiyat, insan-hayvan ilişkisini yeniden tanımlamak için en somut örnekleri sunan bir alan olarak ortaya çıkar.

İnsanı hayvan üzerinden anlatmaya çalışmak, insanın kendine yabancılaştığı ve fakat gitgide daha fazla kendi içine çekildiği bu çağda farklı bir öneme sahiptir. Öyle ki, insanın içindeki hayvani benliği ya da hayvanın içindeki insansı yönü birbirinden ayrı düşünmek artık imkânsızdır. Aslında insan-hayvan ilişkisi bu yönüyle 18. yüzyıl Romantiklerinin anlam arayışlarında doğaya dönmeleriyle benzerlikler göstermekte, ne var ki romantik şairlerin insan üstünlüğünü anlatmak için hayvanları metafor olarak kullanmalarının çok ötesine geçmektedir. Romantik şairlerin kim olduklarını anlamada ve varoluşlarını anlamlandırmada yüzlerini doğaya dönmeleri, hayvanları –özellikle bülbül gibi estetik değeri olan kuşları– insan aşkınlığını kanıtlamak için betimlemelerinde kullandıkları bilinen bir gerçektir. Bu noktada 20. yüzyıl posthümanistleri ve hayvan çalışmaları uzmanlarının odaklandığı husus, insanı insan olmayan üzerinden tanımlamaya çalışırken yine bir hiyerarşi kurulduğu ve hayvanların hiçbir zaman çalışmaların merkezinde yer alamadıklarıdır. Aydınlanma Çağı’nın insan merkezli anlayışını ve kapitalist düşüncenin sömürgeci eğilimini reddeden bu yeni yaklaşım, insan-hayvan birlikteliğinin ön plana çıkarılmasını ve hayvan temsillerinin metaforik analizlerin ötesine geçmesi gerektiğinin altını çizer.

 

 

* Bu yazının devamını editörlüğünü Meryem Selva İnce'nin üstlendiği Ornis Kitap etiketiyle okurlarla buluşan Çocuk Yazınında Kedi: İnsan Olmayan Faillikler, Sınırlar ve Kesişimler kitabında bulabilirsiniz.