Kritik

Ufuk Başının Çaresine Bakar

Anlatının çekirdeğini oluşturan asıl hikâye çocuğun yolculuğuyla başlar. Bir bahar günü, ormanda gezen çocuk önce köstebek ve tilki, sonra da atla karşılaşır ve dost olurlar. Her biri farklı görünüme, huya ve zayıflıklara sahip karakterler...

 

Sevgi, dostluk ve iyi kalplilik üzerine yalın ve derinlikli bir hikâye olan Çocuk, Köstebek, Tilki ve At, ilk olarak 2019 yılının Ekim ayında yayımlanır. Pek çok eleştirmenin grafik roman türüne dahil ettiği anlatının Türkçe okurla buluşması, Mundi Kitap katkılarıyla 2021’e denk düşer. Kitabın ön sözünde geçen ifadeyle “yediden yetmişe” (1) herkesin kendinden bir parça bulacağı, hatta sayfalar arasında hoyratça gezip dolaşacağı özgür bir alan sunmak gayesindedir metin. Kitabın yazarı İngiliz sanatçı Charlie Mackesy, hikâyenin başından son söz ve teşekkür kısmına kadar samimi bir dil kullanarak onu didaktik olmaktan kurtarır. Daha da önemlisi, bu tutum anlatıcının diliyle kurgusal hikâyenin örtüşmesine de imkân verir. Anlatıcı âdeta hikâyenin kahramanlarından biri yahut onları yakından tanıyan başka bir dost gibi konumlanır. Bazen gözden kaybolduğunda, okuru hikâyenin tükenmek bilmeyen sorularıyla baş başa bırakır. Her yaştan okurun yaşamından hareketle yeni hikâyeler kurgulayacağı, boş sayfalarını dilediği gibi dolduracağı sınırsız bir metindir bu. Dolayısıyla Çocuk, Köstebek, Tilki ve At’ı okurken kahramanların sesini daha gür duyar, yazarı ve çizeri Mackesy’nin el yazısından tasvirlerine kadar sunduğu her bir malzemeyle, onu tek bir kategoriye sığdırmanın ötesine geçeriz.

Anlatının çekirdeğini oluşturan asıl hikâye çocuğun yolculuğuyla başlar. Bir bahar günü, ormanda gezen çocuk önce köstebek ve tilki, sonra da atla karşılaşır ve dost olurlar. Her biri farklı görünüme, huya ve zayıflıklara sahip karakterler, hikâyeyi karşılıklı konuşmalar biçiminde sürdürür. Metin boyu devam eden diyalogların, uçsuz bucaksız bir yolda, kendilerini sınırsızca ifade etme imkânı yarattığı söylenebilir. Özellikle çocuğun sorularıyla gelişen olaylar, hem diğer kahramanları tanımaya yarar hem de sevgi, dostluk, iyi kalplilik gibi kavramları gözden geçirmemizi sağlar. Böylelikle anlatı okurunu bir adım daha yaklaştırır kendine: Farklı düşünce dünyasına sahip olmalarına rağmen diyaloğa açık özneler var ederek. Bu bağlamda, hikâyenin dert ettiği diğer önemli mesele de duyguları tanımlamak ve onları kabullenmektir. Daha açık bir ifadeyle neşe, kıskançlık, hüzün, utanç gibi duyguları tanımlamakta zorlanan karakterler, karşılıklı konuşmalar sayesinde ötekinin hikâyesine gizlenmiş duyguları keşfeder. “Bazen hepinizi  sevdiğimi söylemek istiyorum (…) ama zorlanıyorum” (107) diyen köstebek; “Hepiniz ne kadar sıradan olduğumu anlayacaksınız diye endişeleniyorum” (64) cümlesini kuran çocuk; en güçlü olduğu zamanı “Zayıflığımı göstermeye cesaret ettiğim zaman” (62) olarak tanımlayan at; duyguların korkusuzca paylaşabileceğini anlatmaya çalışır.

Hikâyeyi oluşturan kahramanlar, özellikleri bakımından oldukça ilginçtir. Çocuğun tüm sorularına bilgece cevap veren köstebek, temelde grubun en küçük ve en obur üyesidir. Onu güçsüz kılacak bu farklılığına rağmen, kendini sevgiyle var etme kabiliyeti göstermiştir. Hikâyenin başında çocuğun, “Başarı ne sence?” (11) sorusuna “sevmek” diye yanıtlaması veya en büyük zaman kaybını “kendini başkalarıyla karşılaştırmak” (17) olarak tanımlayarak önceliğin daima kendini sevmek olduğunu vurgulaması bu var olma hâlinin temsilidir. Çocuğun kalıplarla ve klişelerle dolu zihni köstebekle buluştuğunda durulur, sayfalar ilerledikçe kendine güvenen bir bireye dönüşür. Dahası, incitildiğinden haberdar olduğumuz tilkiyle karşılaştığında, onunla tanışma cesareti gösterir. Hikâyeyi takip eden tasvirler, çocuğun yanı sıra tilkideki değişime de dikkat çeker. Çocuğun iyileştirici bir güç olarak sevgiyi kullanmaya çalışması,  tilkinin vahşiliğini gözden geçirmesine sebep olur. Nihayetinde, köstebeğin öğütleri önce çocuğu, sonra tilkiyi iyileştirmiştir. Artık ne tilki yırtıcılığına sığınan bir kırılgandır, ne de çocuk korkuların peşini bırakmadığı bir kâbustadır. Buraya kadar hikâye hep aynı tonda, sakince şöyle der: Sevgi iyileştirir ve korku, ancak yerine hayallerimizi (veya köstebeğin bir türlü aklından çıkmayan kocaman dilim bir pasta!) koyarsak kaybolur.

At, herkesin yuvasına dönmeye karar verdiği anda anlatıya dahil olur. Gelişiyle beraber hep birlikte koşar, zıplar, eğlenirler. Çocuk, köstebek ve tilki, atı ilk bakışta hem kudretli bedeni hem de hızlı koşan bacaklarıyla güçlü bir imaja sığdırsa da, onu tanıdıkça zayıf ve kırılgan taraflarını görmeye başlarlar. Öte yandan, at da -diğerlerinin aksine- kendisini olduğu gibi göstermeye gayret eden bir varlıktır. Korkuları ve kırılganlıklarını yardım çağrısına dönüştürme kabiliyetine sahiptir. Hatta şu zamana kadar söylediği en cesurca şeyin, “Yardım et” (59) olduğunu çekinmeden aktarır. Öyleyse çocuk, köstebek ve tilkiye göre kocaman olan bu beden, sözleriyle anlatının başındaki mesajı tekrarlamaya çalışmaktadır: Zayıf, ürkek veya utanmış hissetmek kadar olağan bir şey yoktur. Zaten köstebeğe göre, sevilmek için olağanüstü olmak da gerekmez. Çünkü herkes olduğu haliyle sevgiyi hak eder. Küçük ya da büyük, zayıf ya da güçlü, utangaç ya da cesur olsun, bu hikâye herkesin sevgiye ihtiyacı olduğunu vurgular.

Nihayetinde kahramanların özgürce konuştuğu, türler arasında bağ kuran ve bunu hiyerarşi gözetmeksizin kurgulayan Çocuk, Köstebek, Tilki ve At, kaybolmuş tüm çocuklara ve çocukluğunu arayan yetişkinlere ışık tutar. Sürüdeki atlar kıskandığı için kanatlarını dostlarından gizleyen at misali, uçamayan her çocuğu gökyüzünün uçsuz bucaksız ufkunda durmaksızın hayal etmeye davet eder. Çünkü düştüğümüzde bizi yakalayacak bir dost, yeryüzünün bir köşesinde hâlâ bizimle karşılaşmayı beklemektedir. Tıpkı çocuk düştüğünde korkusuzca peşinden giden at gibi. 

 

 

Kaynakça

Mackesy, Charlie. Çocuk, Köstebek, Tilki ve At. Çev. Tankut Baler. İstanbul: Mundi Kitap, 2021.