Sinemasal

Yeşilçam Masalı İçinde Stratejik Bir Masal : Keloğlan

Keloğlan adı üstünde kel, cılız bir oğlandır. Ancak her filmde bu çelimsiz oğlan sivri zekası ve sevecenliği ile ya gönlünün sultanının ya da ülkenin en güzel kızının—bu kız genellikle bir padişah kızı olur—gönlünü çalmayı başarır her ne hikmetse.

Keloğlan adı üstünde kel, cılız bir oğlandır. Ancak her filmde bu çelimsiz oğlan sivri zekası ve sevecenliği ile ya gönlünün sultanının ya da ülkenin en güzel kızının -bu kız genellikle bir padişah kızı olur- gönlünü çalmayı başarır her ne hikmetse. Burada dikkat kesileceğimiz ilk nokta, izleyicinin gözünden baktığımızda, bu kızların ilk başta Keloğlan’ın ulaşması neredeyse imkânsız olduğu kızlar olmasıdır. Bu buluşmanın imkânsız olmasını düşünmemizdeki temel faktör elbette hegemonik erkeklik mefhumudur.

Keloğlan film serileri Yeşilçam’ın harikulade dünyasında kendi harikuladeliğini ortaya koyan bir seri. Üstelik Yeşilçam’ın masalsı atmosferinde bir başka masal anlatısı sunmaktadır bize. Filmin açılışında Rüştü Asyalı’nın kendi sesinden dinlediğimiz “Ben Bir Garip Keloğlan’ım” şarkısı, kahramanın manifestosu niteliğinde. Gerçekten de bir garip Keloğlan’dır o ve maddeye, zenginliğe önem vermez; bunların karşısına doğruluk, dürüstlük, helal rızık, mazlumun yanında olmak gibi erdemleri koyar. Halkçıdır da aynı zamanda. Keloğlan filminin sonunda padişaha saraydan çıkmasını, biraz halkın arasına karışmasını tembihler. Yine “Keloğlan ile Şeytane Sultan” filminde halkı Şeytane Sultan’ın zulmünden kurtarıp, tahtı gerçek sahiplerine teslim ederken Şehzade Akıllı’ya kendini halktan ayırmamasını nasihat eder.

Keloğlan adı üstünde kel, cılız bir oğlandır. Ancak her filmde bu çelimsiz oğlan sivri zekası ve sevecenliği ile ya gönlünün sultanının ya da ülkenin en güzel kızının -bu kız genellikle bir padişah kızı olur- gönlünü çalmayı başarır her ne hikmetse. Burada dikkat kesileceğimiz ilk nokta, izleyicinin gözünden baktığımızda, bu kızların ilk başta Keloğlan’ın ulaşması neredeyse imkânsız olduğu kızlar olmasıdır. Bu buluşmanın imkânsız olmasını düşünmemizdeki temel faktör elbette hegemonik erkeklik mefhumudur. Keloğlan ile birlikte sultanın kızına beylerin, paşaların oğulları, boylu poslu adamlar talip olmaktadır. Yani padişahın gücü ve zenginliğine denk gelecek taliplerdir bunlar. Beyaz perdede izlediğimiz Keloğlan anlatısı bir anlamda hem masal dünyası içerisinde hem de Yeşilçam masalı içerisinde kendi toplumsal cinsiyet anlatı stratejisini üretmektedir. Şöyle ki masal kahramanımız prenses için savaşan yakışıklı, güçlü prens olmadığı için hegemonik erkeklik normlarını altüst eden bir çerçeve göze çarpmaktadır. Keloğlan’ın fiziksel ve maddi bir gücü yoktur. Üstelik bu talipler Keloğlan gibi çelimsiz ve yeleği yamalı da değildir. Masalın sonunda kazanan bir garip Keloğlan olur. Gelgelelim Keloğlan’nın rakipleri Yeşilçam masalının prensleri de değildir. İşte bu nokta Keloğlan’ın da izleyicinin de işini kolaylaştırmaktadır. İzleyicinin tarafı en baştan bellidir; izleyici hep Keloğlan’dan yanadır.

Yeşilçam’ın kült filmi, şiir tadında bir aşk anlatısı olan sevginin değerinin ne ile tartılacağına dair sağlam bir sorgulama yap(tır)an Selvi Boylum Al Yazmalım filminde seyirci tıpkı Asya gibi iki jön arasında sıkışıp kalır. Ahmet Mekin de en az Kadir İnanır kadar meşhur ve başarılı bir oyuncudur. Karakter oyunculuğunu tercih etmiş, starlığı önemsememiştir. Filmin starı her ne kadar Kadir İnanır olsa da ve Yeşilçam geleneği izleyiciyi yıldız oyuncuya karşılık yıldız oyuncu gibi beklentiye sokmuşsa da filmin senaristi Ali Özgentürk burada hamlesini yapmış ve “sevgi emektir” mottosunu kullanarak Cemşit karakterinin hakkını teslim etmiştir. Bu son, dönemin Yeşilçam izleyicisinin alışık olmadığı bir sondur. Keloğlan filminde izleyicinin işini kolaylaştıran nokta budur, filmde Keloğlanın alt ederek kahraman olduğu kişiler Yeşilçam yıldızları değildir.

Bunlara ek olarak “prenses”e kavuşunca değişen bir tipoloji de değildir Keloğlan, yani prenses öptüğünde prense dönüşen bir kurbağa değildir. Burada Keloğlan’ın asıl marifeti kendini sevmektir. Kendini sevmek; bencillik, kendini beğenmişlik ya da kibir değildir. Keloğlan, hegemonik erkeklik normu ile ilgili uyumsuzluğunu bir eksiklik olarak görmemektedir. Kendi hikâyesini sever ve kabul eder. Bu yüzden de öğrenilmiş çaresizlik tuzağına düşmez, acıtasyona girmez. Kendisini herkes ile eşit görür, engel tanımaz, padişahtan korkmaz, sıkılmaz. Hatta Keloğlan filminde padişah rolü ile karşımıza çıkan Hulusi Kentmen kendisine “sen benden korkmuyor musun?” diye sorar. Keloğlan “Yooo, yakından bakınca hoş adamsın, sevdim vallahi” der. Buna ek olarak Keloğlan padişahın kızını alıp köyüne evine geri döner. Hatta kendisini baş vezir yapmak isteyen padişahın teklifini de kabul etmez. Bu nokta elbette Keloğlan’ın kendini sevmesine ve iktidarda gözü olmamasına bir örnektir. Ancak bu noktada kahramanın Keloğlan olması hasebiyle prensesin, yani kadının görünmez öznelliği noktasında sorular ortaya çıkabilir. Nitekim burada da kadın ulaşılması gerekendir. Ancak masalın sultanları Keloğlan’a aşık olduklarını alenen dile getirmektedirler.

Sonuç olarak, Yeşilçam’ın Keloğlan serisi bir yönü ile hem hegemonik erkeklik normlarını hem de masalsı Yeşilçam dünyasının jönler üzerinden kurulan bir nevi prens algısını da altüst etmektedir. İşin sonunda bu garip Keloğlan, adamları sahip olduğu bir torbacık buğdayını ziyan eden beyden, keçisini çalıp bir güzel yiyen haramilerden intikamını alır ve halka kötülük eden yöneticilere dersini verir. Mazlumlara cesaret aşılar. Her masal kahramanı gibi marifetini sergiler, kendini kanıtlar. Fakat Keloğlan’ı Keloğlan yapan gariplik, yoksulluk, köylülük ve sahip olduğu tüm erdemler yerli yerinde durur, Keloğlan sultanın öpücüğü ile prense dönüşmez. Bu da Keloğlan anlatısını masal dünyası içerisinde stratejik bir konuma yerleştirir.

 

Kaynakça

Ben Bir Garip Keloğlanım. Yön. Süreyya Duru. Has Film, 1976.

Keloğlan. Rej. Süreyya Duru. Altan ve Has yapım, 1971.

Keloğlan Aramızda. Rej. Sırrı Gülteklin. Altan ve Ören Film, 1971.

Keloğlan ile Cankız. Rej. Metin Erksan. Has, Saner ve Lale Film, 1972.

Selvi Boylum Al Yazmalım. Yön. Atıf Yılmaz. Yeşilçam, 1978.