Soruşturma

Adnan Saraçoğlu: "Eskinin vazını sevmeyenler sofistike vazlar icat etmek için debelenip duruyorlar"

Ortaçağ’da kanonizasyonu büyük ölçüde tamamlanmış Doğu masallarında ve 19. yüzyıldaki ulusal dil ve kültür eksenli derlenmiş Avrupa masallarında aristokrasiden kolay kolay kaçamıyoruz.

Ortaçağ’da kanonizasyonu büyük ölçüde tamamlanmış Doğu masallarında ve 19. yüzyıldaki ulusal dil ve kültür eksenli derlenmiş Avrupa masallarında aristokrasiden kolay kolay kaçamıyoruz. Köylü ve soylunun bir araya gelmesi, zengin ile fakirin tüm bariyerleri yıkması, bin yıllar boyunca heyecan vericiydi. Bugün de heyecan veriyor. Gene de kendi adıma; çerçeve öykü tekniği diye kavramsallaşan, “masal içinde masal içinde masal...” formülünü görmeye ve okumaya doyamıyorum. Alametifarikası buralarda olmalı.

Masal kim için yazılır? Okunur mu anlatılır mı?

Yazıldığı dilin okuryazarı olan herkes için yazılır. Sembolik yönü ve olguları “çocuksulaştırmasıyla” çocuklara ayrı bir parantez açılmıştır çoğu zaman. Endüstri öncesi toplumda net kategorik ayrımların olmadığı, toplumsal bütünlüğün, klanın, köyün, ailenin esas birim olduğu düşünülürse, uzunca yıllar hemen herkese “anlatıldığı”nı iddia edebiliriz. Okul merkezli, bireysel parçalanma ve dağılmayı yaşamış endüstri sonrası toplumda artık okunduğu, öte yandan retro rüzgârların estiği, hemen her dönemin ve hemen her insani tecrübenin deneyimlenmeye çalışıldığı son yirmi otuz yılda yeniden anlatılmaya başlandığı da gözümüzden kaçmasın. Bilgiç insan bilgelik yolunda bilgisinden soyundukça daha “ilkel” formları kullanmak zorunda kalıyor.

 

Sizce bir masalın olmazsa olmazı nedir?

Prensesi! Şaka bir yana Ortaçağ’da kanonizasyonu büyük ölçüde tamamlanmış Doğu masallarında ve 19. yüzyıldaki ulusal dil ve kültür eksenli derlenmiş Avrupa masallarında aristokrasiden kolay kolay kaçamıyoruz. Köylü ve soylunun bir araya gelmesi, zengin ile fakirin tüm bariyerleri yıkması, bin yıllar boyunca heyecan vericiydi. Bugün de heyecan veriyor. Gene de kendi adıma; çerçeve öykü tekniği diye kavramsallaşan, “masal içinde masal içinde masal...” formülünü görmeye ve okumaya doyamıyorum. Alametifarikası buralarda olmalı.

 

İdeolojisiz masal mümkün mü?

Mümkündü. Bugün yazılan yeni masallar için pek mümkün görünmüyor. “Dünya görüşü”ne sahipken, ideoloji nedir bilmeyen klasik masalların aksine modern masallar “müdahale” ve “düzeltme” niyetini cebinde taşıyor. Toplumsal cinsiyet temrinleri ve aristokrasi alerjisi gözüme ilk çarpanlar. Sovyet döneminde kuşa benzetilen masallarla, halkevlerinde Cumhuriyet Aydınlanması’na uygun süsü püsü sökülenler kadar olmasa da masal yaralıdır. Eskinin vazını sevmeyenler sofistike vazlar icat etmek için debelenip duruyorlar. Masalı “olduğu gibi” sevenlerin mahzenlerde gizli oturum yapması yakındır.

 

Masal anlatıcılığının giderek popülerleşmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ne iyi etmiş de sormuşsunuz. Birbirimizin yüzüne bakmadığımız ve birbirimizi dinlemediğimiz bu demde bundan daha zarif bir hile hayal edemiyorum. Hem bakıyor görüyoruz hem duyuyor dinliyoruz. Üstelik dinlediğimiz ve gördüğümüz şeyler güzelleştikçe güzelleşiyor. Çağın itici gücünü de işin içine katarsak bir şey anlatmak isteyenlerin çoğaldığını, dinleme ortamlarının çeşitlendiğini hatta sınırların kalkıp her dilde her ülkede insanların birbirine bir şey anlatmak için her fırsatı kullandığını söyleyebiliriz. Masala sığındık çünkü masaldan çıkanlar annelerine sırtını döndü ve bizi annemize hasret bıraktı. Ahlak ile iç içe, gösterişli hayalleri başka nerede bulabiliriz?

 

Klasik masalların yeniden yazılmasını ve art arda beyaz perdeye taşınmasını nasıl yorumluyorsunuz?

Aslında sorunuz cevabı bağrında taşıyor; klasik olmaktan çıkmaması için yeniden yazılması gerekiyor. Binlerce Japon piyanistin tutkuyla Mozart çaldığı bir çağdayız. Bugün bildiğimiz ve bize mal olmuş tüm masallar dünya tarihinin özetiymişçesine her coğrafyadan az çok rayiha barındırıyor. Avcı-toplayıcıların varlıkla ve kutsalla kurduğu ilişki de inanılmaz gösterişli Arap-İran sarayları da yüzyıllarca mahrumiyet ve sıkıntının her türlüsünü yaşamış Avrupa köylüsü de zihnimizin ve hayallerimizin şablonlarını oluşturdular. Sıfırdan başlamak yerine, zemini kullanıp kendine has bir tavır yakalamak hemen herkese daha verimli ve hitap edeceği kitlenin hazır olduğu düşünülürse daha risksiz geliyor olmalı.  Sorunuza temenniyle yeni bir boyut katmak adına Wong Kar-Wai'nin ya da Tarsem Singh'in çekeceği Binbir Gece Masalları'nı hep bekleyeceğimi söylemek isterim.

 

Nitelikli ve kuşatıcı sorularınız  ve beni de çabanıza paydaş kıldığınız için teşekkür ederim.