Dosya

Kaybolma ve Bulma: Pırtık Tekir ve Çok Yaramaz Kedi Anlatılarında “Ev”lenme

Farklı coğrafyalarda yazılmış iki metni karşılaştırmalı okumak, metinleri birbirlerine açmak her zaman mümkün olmayan bir tecrübe. Söz konusu kedi olduğunda ise kedilerin benzer özellikleri açısından anlatılar arası bu tür bir köprü kurmak mümkün.

Farklı coğrafyalarda yazılmış iki metni karşılaştırmalı okumak, metinleri birbirlerine açmak her zaman mümkün olmayan bir tecrübe. Söz konusu kedi olduğunda ise kedilerin benzer özellikleri açısından anlatılar arası bu tür bir köprü kurmak mümkün. Dolayısıyla anlatıda kültürel kodlara göre şekillenen bir kedi tipinden söz edilebileceği gibi kedinin kendi varoluşsal özellikleri üzerinden de anlatılar arasında ortaklıklar kurulabilir. Bu noktada Julia Donaldson’ın 2009 yılında yayımlanan  Pırtık Tekir’i ve Abeer Al- Taher’in 2014 yılında yayımlanan Çok Yaramaz Kedi metinleri, yaşlı kedi sahibi ve kedileri arasındaki ilişki dolayımında kaybolma ve bulma anlatıları şeklinde ilişkilendirilebilir. Ancak yine de sormak gerek: Bulma ve bulunma ilişkisi ve pratikleri her iki kültürde de aynı mıdır?

Pırtık Tekir bir sokak sanatçısının performansı anlatımıyla başlar. Yaşlı adam gitar çalıp şarkı söylerken kedisi miyavlamalarıyla ona eşlik etmekte ve seyirciler ikilinin şapkasını parayla doldurmaktadır. Her gün gerçekleştirilen bu eylem ikilinin rutini, tuttukları köşe ise onların mahalidir. Bir sabah Fred (İş Bankası çevirisinde Hüsnü) kahvaltısını yaparken Tabby McTat (Pırtık Tekir) sokak gezintisine çıkar ve ışıl ışıl gözleri, simsiyah tüyleri, bembeyaz patisiyle Sock’la (Karpati) karşılaşır. İkili “kedice bir sohbete” başlarlar (4). O sırada Fred kapkaç mağduru olur. Üstüne üstlük para dolu şapkasının ardından hırsızı kovalarken düşer ve hastanelik olur. Dolayısıyla mahallerine geri dönen Tabby, Fred’i yerinde bulamaz. Bir hafta boyunca azimle Fred’i bekler. Ancak Sock’la yeniden karşılaştığında terkedildiğini düşünen kedinin ümidi kırılmış olduğundan Sock’un birlikte yaşama teklifini koşulsuzca kabul eder. Fred ise taburcu olur olmaz ikilinin mahaline geri dönse de ne Tabby oradadır artık ne de onların mahalleri. Zira, mahal, nefesli çalgılar orkestrası tarafından çoktan işgal edilmiştir. Böylece ikilinin irtibatı kopar. Bu noktada anlatıda Tabby’nin kediliği belirmeye başlar. Başka bir deyişle, okura Tabby’nin bireyselliği sergilenir. Tabby’nin şarkı söylemekten başka kedilikleri de vardır çünkü. Yeni sahiplerinin ayaklarını yalamak, üzerlerine sıçramak, arabanın anahtarını paspasın altına saklamak, üstüne serilerek gazeteleri ütülemek gibi (13). Dolayısıyla, sokaktan sonra ev kediliğini de deneyimler ve “ev”lenir. Burada dikkat çekici olan husus Tabby’nin kediliği deneyiminde kedilik anlatısının yazıldığı coğrafyanın kültürel kodlarıyla şekillen bir kedi tipini ortaya koymasıdır. Ev kedisinin yeni rutinleri ev sahiplerinin yaşantısıyla şekillenir.

Anlatı Tabby’nin baba olmasıyla bir tür büyüme hikâyesine dönüşür. Üç çocuğunun ikisini oldukça konforlu evlere yerleştiren Baba Tabby, küçük oğlunu bir türlü sahiplendiremez. Çünkü sesi diğerlerinden fazla çıkıyordur (21). Bu noktada anlatıya Tabby’nin büyüme hikâyesiyle birlikte bir de kedilerin biyolojik özelliği, sahibini bulabilme yetisi eklemlenir. Tabby, Fred’i bulmak için şehre düşer. Şehrin kendi mahallerinin dışındaki yerlerini de deneyimlemiş olur böylelikle. Sonunda tam ümidini yitirmişken Fred’i sesinden tanır. İkili tekrar birlikte şarkı söylemeye başlarlar. Ancak ortada bireysel olma sorunu vardır artık. Yetişkin Tabby, Sock’la evlenerek kendi ailesini kurmuş, üstelik artık bir ev kedisi olarak kendi alanını yaratmıştır. Fred’e dönmüş olması ikilinin kavuşma anlatısına dönüşmez bu yüzden. Tabby yerine kimsenin istemediği oğlu, sesinin gür olma özelliği sayesinde Fred’in yeni yoldaşı olur. Anlatının kuvvetli yanı ise bu rol değiştirme ve yer değiştirme hâllerinin kedilerin kendi kediliklerini korumalarıyla gerçekleşmesidir. Tabby’nin oğlu, Fred’in yanında kalmayı kendisi seçer, Tabby de onun bu isteğine saygı duyar.

Çok Yaramaz Kedi ise bir bulunma anlatısı ile başlar. Yaşlı bir adam evinin önünde terk edilmiş bir kedi bulur ve evine alarak onu sahiplenir. Bu kedi Pırtık Tekir gibi tekir değil, siyah bir kedidir. Sahibiyle birlikte televizyon izleyip, birlikte yemek yiyip uyusalar da çok yaramazdır (7-9). Sahibi evde olmadığında evi altını üstüne getirir. Anlatıcı çok iyi dost olduklarını vurgulasa da yaramazlıklarından usanan yaşlı adam artık dayanamaz “Yeteeer” diyerek kediyi önce komşusunun evine (15) sonra kasaba bırakır (17). Her ikisinden de kedi geri dönünce yaşlı adam kediyi “azıtmaya” karar verir (19). Burada Türkçe okurunu tercüme üzerinden yerli bir argo deyiş karşılar. “Uzaklaştırıp, yolunu yitirtmek” anlamına gelen bu deyiş Pırtık Tekir anlatısındaki kaybolma hikâyesinin karşısında konuşlanır. Kaybetme hâli kedinin kediliğini dönüştürür ancak biyolojik özelliği olan evi bulma yetisi bu anlatıya da yön verir. Yaşlı adam kediyi “dünyanın en uzak noktasına” götürüp “azıtmaya” karar verir (20). Nihayetinde bu yolculuk yol arkadaşlığına dönüşür ve yaşlı adamın “Haydi evimize dönelim” demesiyle bu sefer ev ikilinin ortak “mahal”ine dönüşür (28). Yaşlı adam mahallerine dönüş yolunu kaybetmiş olsa dahi “ev”i zaten en başından beri kendi “mahal”i belleyen kedi, yolu bulur ve bu kez gerçekten dost olurlar. Böylece kaybetme anlatısı sahiplenme anlatısına dönüşür. Kedi “ev”lenir.

Sonuç olarak, farklı coğrafyalarda yazılmış iki metin de sahipler ve sahiplenilenler arasında kurulan kaybolma ve bulma hâli üzerinden ortak bir anlatı kurar. Kedilerin biyolojik özelliklerinden biri olan yolunu bulma yetisi üzerine kurulu bu anlatıda Pırtık Tekir bir tür birey olma ve kendi hayatını kurma serüvenini yansıtırken, Çok Yaramaz Kedi ehlîleşme ve gerçek bir bağ kurma anlatısıdır. Her iki anlatıda da sokak ve ev arasındaki ilişki mekânı sahiplenmeyle şahsileşir. Pırtık Tekir’de mahalden uzaklaşma sokaktan eve doğru seyreder. Sahiple kurulan bağ daha bireyseldir. Çok Yaramaz Kedi’de ise eve dönüş hareketi sahiple ünsiyet kurmakla sonuçlanır. Oldukça ilişkiseldir. Bu farklılaşma anlatıda iki coğrafyanın farklı kültürel kodlarının uzantısı olarak okunabilir. Üstelik “azıtmak” kelimesinin kullanımında olduğu gibi çevrilen dilin kültürel kodları da anlatıya eklemlenince Türkçe okurunun anlatıyla ilişkilenmesi de mahallîleşir.

 

 

Kaynakça

Abeer Al- Taher. Çok Yaramaz Kedi. Res. Maya Fidavi. Çev. Abdülkerim Lale. İstanbul: Nar, 2016.

Donaldson, Julia. Pırtık Tekir. Res. Axel Scheffler. Çev. Ali Berktay. 6. Basım. İstanbul: Türkiye İş Bankası, 2016.