Dosya

12. Zeynep Cemali Edebiyat Günü

“Yeni kültürel anlatıyı yaratmak için yayıncılığa hayati bir rol düşüyor!”

Cumartesi günü Çocuk Yazını olarak Günışığı Kitaplığı'nın 12.sini düzenlediği Zeynep Cemali Edebiyat Günü'nde birbirinden kıymetli konuşmacıların iklim krizi meselesine ilişkin görüşlerini ve özellikle yayıncılık odağında çözüm önerilerini, aksiyon planlarını dinledik. Yayınevinin özel bülteninden aktardığımız, insalık için hayati önem taşıyan  konuya ilişkin izlenimlerse şöyle: 

 

“Yeni kültürel anlatıyı yaratmak için yayıncılığa hayati bir rol düşüyor!”


Yıllık yayıncılık konferansı Zeynep Cemali Edebiyat Günü, kitap dünyasının dikkatini iklim krizine çekti. Konuşmacılar, kitaplara emek veren tüm iş kollarına hemen ve hep birlikte harekete geçmek için çağrı yaptılar.

12 yıldır sektörü bir araya getiren konferans bu kez gezegenin acil gündemi olan “iklim krizi” odağında, ilk kez tematik kurgulandı. Günışığı Kitaplığı’nın düzenlediği konferans, UNDP (United Nations Development Programme) Türkiye, İklim Araştırmaları Derneği ve Türkiye Yayıncılar Birliği’nin katkılarıyla düzenlendi.


Konferans küratörü, iklim değişikliği uzmanı Naz Beykan açılıştaki çerçeve sunumunda, “Sera gazı emisyonlarının 2030’da azalım eğilimine girmesini sağlamamız ve 2050’ye kadar karbon nötr ekonomiye geçmemiz gerek. Tüm sistemlerimizi karbonsuzlaştırmak zorundayız,” dedi. İklim değişikliğine uyum kapasitemizi ve dayanıklılığımızı da güçlendirmemiz gerektiğini söyleyen Beykan, dönüşümü yeşertecek yeni kültürel anlatıyı yaratmak ve kitleleri harekete geçirmek için yayıncılığa hayati bir rol düştüğünü belirtti.


Konferansın kapanışında konuşan usta yazar Latife Tekin, edebiyatçının dili düşünmesinin önemi ve dilin sınırlarının imgeye doğru nasıl zorlanabileceği üzerinde durdu. “Sesten söze, sözden yazıya geçerken dünya üzerindeki varlıklardan kopmaya başladık. Dil olmasaydı dünya bu kadar değişmeyecekti,” diyen Tekin sözlerini, “Edebiyatçının katkısı, dünyayı gürültüye boğan insan sesini ahenkli bir forma kavuşturmak ve onu doğaya geri ulaştırmak olabilir,” diyerek noktaladı.


40 yılı aşkın sanat verimiyle her yaştan okuru etkileyen yazar, düşünce insanı Behiç Ak, iklim kriziyle mücadelede paradigma değişiminin altını çizerken “üretim kültürü”ne dikkati çekti. “Doğada aşırı üretim yoktur, aşırı tüketim de yoktur o yüzden. Aşırı derecede beslenmiş ve obeziteden ölmüş bir kaplanla karşılaşmazsınız. Doğada doğal bir denge vardır,” diyen Ak, “geri dönüşüm” ve “sürdürülebilirlik”ten çok daha yeni kavramlara ihtiyacımız olduğunun altını çizdi.


Yayıncılığın döngüsel ekonomisinde yeni yaklaşımlar

Yayıncılığın değer zincirini yaratan alanlardan uzman isimler, iklim kriziyle uzun soluklu mücadelenin olanaklarını değerlendirdiler. Kâğıt sektöründen Beyza Bozkurt Elbingil, sektörün iklim krizine etkisini azaltmanın, sürdürülebilir FSC onaylı ormanlardan ağaç temini, geri dönüşmüş hammadde kullanımı, su ve enerji tüketimlerinin azalması, sıfır atık yönetimi ve düşük karbon salımı için alınan tedbirler ve denetimlerle mümkün olabileceğini anlattı. Deneyimli matbaacı Sermet Tolan, “Matbaalar, çıkardıkları tüm sarf malzeme atığının hepsi ekonomik değer olduğundan zaten dönüşümün, sürdürülebilirliğin içinde olmak zorundalar,” diyerek çok yakında üretim planlamasını karbon ayak izine göre yapmak durumunda kalacaklarını vurguladı. İklim, ekoloji ve çevre konularında yayıncılık yapan Aytaç Timur, sular bastığında ya da açlık baş gösterdiğinde yayıncılığın da faaliyetlerini durdurmak zorunda kalacağını hatırlattı ve, “Dünyada yaratıcılık büyük şehirlerde toplanıyor; Türkiye’de de yayıncılık İstanbul’a sıkıştığı için ‘kenar etkisi’ni kaybediyoruz,” ifadesini kullandı.


Hollanda’nın önemli akademik yayıncılarından Elsevier adına konferansa video konuşmayla katılan Rachel Martin, bu konudaki kurumsal yaklaşımlarını ve deneyimlerini paylaştı. Türkiye Yayıncılar Birliği’nden Zeynep Atiker ise, “İklim değişikliği, herkes tarafından yaşanılan bir sorun, ancak boyutu, üretim ve tedarik zinciri bakımından herkes için farklı. Herkesin mücadele imkânı aynı değil,” diyerek, iklim krizinin özünde bir eşitlik ve haklar krizi olduğunu hatırlattı.


Sürdürülebilirlik uzmanı Dr. Emrah Alkaya, yayıncılıkta kaynak verimliliğine odaklandı. “Döngüsel ekonominin ilkeleri; reddetmek, yeniden düşünmek, azaltmak, yeniden kullanmak, tamir etmek, yenilemek, yeniden üretmek, başka bir amaca uygun hale getirmek...” diyen Alkaya, yayıncılığın değer zincirinin yaratıcılarla başladığının, yayınevi ve matbaa süreçleriyle devam ettiğinin, döngüsel bilinci, yayınevi süreçlerinde yaygınlaştırmak gerektiğinin altını çizdi.


Genç aktivistler ve öykücülerle iletişimcilerden güçlü mesajlar! 

İklim değişikliği odaklı projelere emek veren deneyimli iletişim uzmanları, UNDP Türkiye’den Nuri Özbağdatlı’nın moderasyonunda, “İklim krizini nasıl anlatacağız?” sorusunu cevaplamak için yayıncılara ilham verecek bakış açılarını dillendirdiler. Myra Ajans’tan Damla Özlüer, “Felaket iletişimi insanları durduruyor. Diğer tarafta da abartılı bir doğa güzellemesi var. Hakikatin iletişimini yapmalıyız. Biz iklimdaşız, dilimizi iklimce kurgulamak zorundayız,” dedi. EkoIQ ve İklim Haber’den Barış Doğru, KONDA ile yaptıkları araştırmaya referans vererek, Türkiye’nin entelektüel camiasının iklim krizi konusuna yeterince ilgi göstermediğini, oysa anlamak için çaba sarfetmesi gerektiğini, korku dilinin görmezden gelmekten başka bir işe yaramadığını belirtti.


Dünya’yı iklim krizinin yıkıcı etkilerinden kurtarmak için çalışan üç genç aktivist; Melisa Akkuş, Rüveyda Eser ve Üveys Kasım Çoban yayıncılara, kitap dünyasına seslendiler. Naz Beykan’ın moderasyonunda konuşan gençler, yetişkinlerin ‘Dünyayı sen mi değiştireceksin?’ söylemine karşı değişimin kendisi olduklarını vurguladılar. Kimsenin dışarıda bırakılmadığı şiddetsiz iletişim dilini kurmayı önemsediklerini, yaşamlarına giren eko-anksiyete, eko-yas gibi kavramlarla nasıl baş ettiklerini anlattılar.


Edebiyat günü kapsamında düzenlenen Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2022 Ödül Töreni’nde konuşan proje başkanı, editör Müren Beykan, “uzay” temasının gençlerin yüzlerce öyküsüne nasıl yansıdığını özetlerken, “Bu yıl gençlerimizin hayal gücü tam anlamıyla serbest kalmış. İlk defa, gerçekçi öykülerden daha çok fantazya, distopya, bilimkurgu türlerinde yazdılar. Doğrusu, gençlerin kolları sıvadığı bir yarışma için bu sonuç, sevindirici,” dedi.


Konferansın tamamı önümüzdeki günlerde Günışığı Kitaplığı Youtube kanalında ve aralık ayında keciedebiyat.com adresinde yayınlanacak.

 

Kaynak: Günışığı Kitaplığı Basın Tanıtım