Dosya

Dilsel Öğrenim ve Hayal Dünyası Gelişiminde Çocuk Şiirinin İşlevi

Çocuklar için yazılan şiir, zorun süzgecinden geçirilmiş kolay söylencedir, sehl-i mümtenidir. Bazen toplumsal bir gerçekliğin yansıması bazen acının ve hüznün birkaç kelimenin sıcaklığına sarılmasıdır.

“Çocuklar için yazmak ciddi bir iştir.”

Cahit Zarifoğlu

Çocuk edebiyatının türsel ürün yelpazesinde şiirin yerini konumlandırırken çocuk okurun fantastik metinlerden, akıcı hikâyelerden ve masallardan aldığı hazzı göz önünde bulundurmak gerekir. Yayımlanan kitapların niceliğinden ve çocuk okurların tercihlerinden hareketle, şiir üretimiyle ve okurluk ilişkisinin de dönüştüğünden söz edilebilir. Poetik dil çocuk öznenin eleştirel okuma becerisi kazanmasında etkin bir işlev yüklenebilir. Nitekim çocuk şiirinin içinde barındırdığı metaforlar ve nükteler çocuğun dilsel gelişiminde de aktif rol oynar. Şiirin, dilin en üst seviyesi olduğu bilgisinden mülhem, çocuklar için yazılmış şiirlerin de çocuk öznelerin dimağında büyük bir ufuk açacağı aşikâr. Esasında çocuk kitaplarındaki poetik dil, aynı zamanda nitelikli bir okuma kültürüne de zemin hazırlar. Estetik kaygı hassasiyetiyle resimlenen iyi bir şiir kitabı, çocuğun düş, zihin ve imgeleme yetisini harekete geçirecek özneleşen bir kitap konumundadır.

Türkçe çocuk şiirinin başat özelliği, çocuğa az kelimeyle çok şey anlatma kaygısından doğan motivasyonuyla hareket edilmesidir. İyi yazılmış bir şiir, birkaç dize aracılığıyla bir hikâye anlatarak çocuk okuru duygusal anlamda sağaltabilir. Çocuğun dilsel imgeleminin zenginleşmesini amaçlayan bir şair, çocuğa seslenirken onun göz hizasına kadar iner. Bazen kısacık bir dize, koskoca bir romanın anlattığına eşdeğerdir. Şiirin diğer uzun nesir türlerine kıyasla duygusal gereksinimin tezahürü olarak da tekrar tekrar okunması mümkündür. Çocuk şiirinde hemen hemen her konuyu dilsel ve betimsel olarak çocuğa sunmak, onun dünyasında iz bırakmanın etkili yollarından biridir. Şiirin sesinde ritim vardır. Şiir aynı zamanda bir öyküdür, müziktir, oyundur; sayfalar boyunca yazarak anlatılmak istenen şeyi sadece birkaç dizeyle anlatma sanatıdır. Çocuklar için yazılan şiir, zorun süzgecinden geçirilmiş kolay söylencedir, sehl-i mümtenidir. Bazen toplumsal bir gerçekliğin yansıması bazen acının ve hüznün birkaç kelimenin sıcaklığına sarılmasıdır. Refik Durbaş'ın

“Bugün de

okula gelmedi

Mustafa

Yarın gelir mi?

Belki

simitleri satarsa…”(31)

şiiri tam da aktarıma örnektir. Simit satan bir öğrencinin okula devamsızlığını, okuldan mahrum kalışını uzun bir hikâye aracılığıyla ya da birkaç dizeyle anlatmak arasında nasıl bir fark vardır? Elbette ikincisi güç olandır. Şair, daima zor olanı yapar. Çocuk şiiri yazmak, çocuk oyuncağı değil bilakis zor bir uğraştır. Bu zorluğun yaşayan dile katkısı, okur mesabesinden bakılınca da fark edilebilir.

Az sözle çok şey anlatan bir metin, çocuğun muhayyilesini besler. Böylece çocuklar için yazılmış iyi şiirler, çocukların eleştirel okuma alışkanlığı kazanmış okurlar olmasında önemli bir işlev yüklenir. Şiiri masanın altında saklayan zihniyetin göz ardı ettiği birçok husus vardır. Çocuk şiiri sevimlidir, içinde barındırdığı bu şirinlik bir yerde çocuğun alımlanışını da temsil eder. Çocuk kadar masum, çocuk kadar güzeldir şiirin yüzü. Şiirin çocuğun hayal dünyasına seslenmesi onun ayrıksı yönlerindendir. Çünkü şiir, sadece olanı değil, olması mümkün olmayan şeyleri de anlatabilir. Bu mümkünlük hâlleri salt yetişkinlere özgü bir durumdur. Çocuk gerçeğine uygun olan metinlerde hayal dünyasına birbirinden farklı kapılar açılır. Çocuğun düş gücünde her şey mümkündür. Bir çocuk, bir şiirde konuşan kuşlara denk gelince bunu yadırgamaz çünkü onun hayal gücü hâlâ diridir, pörsümemiştir. Yetişkinlerin kırılmış, parçalanmış, bulanıklaşmış veyahut tükenmiş olan hayal dünyası, çocukların zihin bahçesinde hâlâ yemyeşil ve bereketlidir. Bir çocuk, göğe uzanan çiçekli bir merdivenden tırmanıp yıldızlardan masal dinleyebilir ama bir yetişkine bunu anlatabilmeniz için onu hipnoz etmeniz gerekir. Çocuğun, düş gücündeki imgelem tahmin edilenin daha da ötesinde bir boyuttadır. Bu aşkınlık hâli onun masallardaki Anka kuşuyla devleri gerçeklikle yadırgamadan dinlemesini sağlar ki masalla şiirin türsel geçişliliğini de unutmamak gerekir. Masal dinleyen bir çocuğun, şiir dinlemeyi de sevmesi muhtemeldir. Hatta bazı şiirler masalla şiir arasında bir formda yazılmaktadır. Ritmik, uyaklı bir metin, masal ve şiir arasında bir yerde el sallar çocuğa. Çocuk, şiirden haz alıyorsa bu güzeldir. İyi bir çocuk şiiri, yetişkinler tarafından da seviliyorsa işte bu harikulade bir güzelliktir.

Çocuklar için yazılmış iyi bir şiir, şairin en hassas metnidir. Şair bir terzi gibi ince ölçümlerle keser biçer kelimeleri. Kâh süsler dikişleriyle kâh gizler kumaşıyla. Şairin çocuğa seslenirken bazı ilkeleri göz önünde bulundurması bu yüzden elzemdir. Çocuk edebiyatını yetişkin edebiyatından ayıran en önemli şey sessiz sınırlardır. Öyle ki şair hem çocuğa görelik sınırlarına sadık kalacak hem de sınırsız bir hayal dünyası kuracak. Zordur çocuklar için şiir söylemek, çocuklara mısralarla seslenmek. Bu nedenle çocuk şiirinde nitelikli bir imgelem yolculuğuna çıkmak isteyen şair her türlü dayatma dilden, didaktik söylemden kaçınmalıdır. Yargı ya da öğüt içeren emir kurallar bileşkesindeki cümlelerden uzak durmalıdır şair. Çocuğa vereceği mesajı apaçık söyleyip çocuğun algılama gücünü küçümseyen bir tavırdan da kaçınmalıdır. Bu bağlamda Yugoslav Türk halkı yazarlarından Necati Zekeriya'nın şu kısa görüşünü aktarmak yerinde olacaktır: “İster Batı'dan ister Doğu'dan gelen çocuk yapıtlarında didaktik öğeler gördüğüm zaman onlara karşı geldim. Çocukla dost olarak konuşmayı ilke bildim, çocuğu, onun kişiliğini, yaşına göre, yazar kadar hatta yazardan daha bilgili olduğu ilkesini savundum hep” (Çocuk Edebiyatı Yıllığı 362).

Dilsel öğrenim açısından çocuk şiirinin köpüğü, imge ve metaforlardır. Çocukların düş gücü, gerçekliğe ulaşan kestirme yollardan biridir. Bir çocuğa “Bugün babam oyuncakla girdi kapıdan, yüreğim bayram yeri” denildiği zaman, çocuğun bu dizeyi babasının oyuncak getirmesinden doğan mutluluğunu ifade eden bir cümle olduğunu kolaylıkla kavraması bu kestirme anlamlandırmaya örnek olarak verilebilir. Çocuk okurlar ne kadar fazla imgesel ifadelerle buluşturulursa dili anlama ve kullanma pratikleri de o derece zenginleşecektir. Kelime hazinelerinin gelişmesi, edebî bir türü okuduklarında çocuklardan hâlihazırda beklenen pragmatist bir tavır olduğu için bu kazanım üzerine uzun uzun eğilmeye gerek yoktur. Çocuklar için yazılmış olan şiirlerin, dil gelişimindeki rolü tüm edebî türlerin üzerindedir. Hayal dünyasına etkisi de masalla yarışacak kadar kuvvetlidir. Özellikle söz konusu hayal gücü gelişimi olunca, şiir ve masal kitaplarının ortak yönlerini biraz daha irdelenebilir. Çocuk kitaplarının bir çocuğunun eğitim yaşamında ve hayal dünyasının gelişiminde önemli bir değişken olduğu muhakkaktır. Okul öncesi dönemden itibaren çocukları renk, çizgi ve estetik dille tanıştıran ilk araçlardır kitaplar. Küçük yaşlarda estetik yönünden nitelikli yapıtlarla karşılaşan çocukların geleceğe dair tasavvurları daha geniş bir yelpazeyle şekillenecek, hayata bakışı da daha estetik olacaktır. Sedat Sever’in şu görüşü tam da bu açımlamayı destekler niteliktedir: “Okuma eyleminde, kitaptaki anlatılanları dinleme ve kitaba bakma, çocuğun düş ve düşlem gücü ile imgesel düşünme yetisinin gelişimini destekler. Bu dönemde kurulan çocuk- kitap ilişkisi çocuğun yaşamının diğer evrelerinde kitapla kuracağı ilişkinin niteliğini de belirleyen ilk önemli etkinliktir” (Sever 21).

Çocuğun dil evrenini geliştirici kitaplar yazmanın şüphesiz ki başat şartı çocuğa görelik ilkesidir. Son yıllarda çocuğa görelikle çocuksu dil birbiriyle karıştırıldığından olsa gerek, çoksatan bazı popüler çocuk kitaplarında çocuğa yapay bir sesleniş görülmektedir. Çocuğun anlam evrenini küçümseyen ve çocuksu bir dille basitçe yazılmış şiirlerin okuruna faydadan çok zarar verebileceği unutulmaktadır. Oysa bu durum, çocukları nitelikli bir okuma kültüründen uzaklaştırabileceği gibi, çocuğun dil ve hayal dünyası gelişimini de baltalamaktadır. Basit cümlelerle yapay bir şekilde yazılmış olan bir şiir, çocuğa metinler arası yapacağı metafor ve imgelem yolculuğunda eşlik edemez. Çocuğa ders vermek niyetini somut bir şekilde dile getiren şiirler de çocuğun okuma eyleminden zevk almasına engel olur. Bilhassa çocuğun anlam evrenine seslenen, yazınsal niteliği merkezine alarak çocuğu ipuçlarıyla keşfe çıkaran şiirler, şairin çocuk tarafında durmasının bir göstergesidir. Şiirin poetik gücü, ancak şairin duyumsatıcı diliyle birleşince çocukları cezbedecektir.

 

Kaynakça

Çocuk Edebiyatı Yıllığı. Haz. Mustafa Ruhi Şirin. İstanbul: Gökyüzü Yayınları, 1987.

Durbaş, Refik. Çırak Çıktı Çocukluğum. İstanbul: Uçanat Yayınları, 2017.

Sever, Sedat. Çocuk ve Edebiyat. İzmir: Tudem Yayınları, 2021.