Dosya

Düşünmeye Başlama Aracı Olarak Şiir: Bir Felsefe Atölyesi Örneği

Buradan bireyin genetik değişikliğine vurgu yapılıp engellilik durumunun biyoloji ve tıp uzmanları tarafından belirlenen normal olmama, sağlıklı olmama durumuyla birlikte okunmasına gönderme yapılabilir.

Felsefenin kavramları, her tek kişinin meselelere üstten bakmasına hizmet etmektedir. Sanatların kavramlarla kurduğu ilişki ise her tek kişinin(tikel/particular) hayal gücüne ve düşünmesine kattığı işlerlikle birlikte okunmaktadır. Günlük dilde anormal-normal kavramsallaştırması bir şiiri yardıma çağırarak nasıl derinleştirilebilir?

Bu çalışmada, kaleme aldığım “Harika Çocuklar” şiirini  örneklem olarak kullanarak çocuklar için şiir aracılığıyla nasıl felsefe atölyesi kurgusu yapılabileceğinin örneğini sunmaya çalışacağım. Bir felsefe atölyesinde, şiirle bir düşünce zincirinin ilk halkasının nasıl kurulabileceğini ve düşünce zincirlerinin çeşitli sorular, neden-sonuç zincirleri ve bir takım kavramsallaştırmalarla nasıl ilerletilebileceğini hayal gücünü de harekete geçiren, interaktif bir düşünme deneyimi önerisi olarak sunacağım.

 

Harika Çocuklar

Geceleri bizi saran gökyüzümüz

Bizim de kanatlarımız var

Zaman umurumuzda değil

Güneş iyi ki her gün doğar

Tırmalarken gökyüzünü

Esen rüzgâr dinletir bize sesini

Yağ satarız, bal satarız

Umutlarımız var, biz düş satarız

Uçan atlar, dörtnala yüzen kuşlar

Haykırıyor içimizde,

Sessiz olun uyuyoruz

Düşlerimizin içinde

Biz Harika Çocuklarız!

Hayret eder, merak ederiz

Uçurtmayla göğe çıkar

Binlerce yıldızla geri döneriz

Çalsın şarkılar, çınlasın zamanlar

Geliyor Harika Çocuklar!

Yukarıda görülen şiir, çocukların kendileri olarak anlattıkları duygulardan oluşmaktadır. Söz konusu şiir, katılımcılara okunduktan sonra her tek katılımcıdan, bu şiirde anormal bulduğu şeyleri ifade etmesi istenir:

Anormal Şeyler:

Çocukların kanatlarının olması, zamanın umursanmaması, atların uçması, kuşların dörtnala yüzmesi,, uçurtmayla göğe çıkılması, gökyüzünden yıldız toplanması.

Tam da bu noktada katılımcılardan gelen cevaplar, normal-anormal kavramsallaştırmasını derinleştirmeye ve çocukların kendi içlerinden çıkardıkları soruları buldurmaya yönelik olarak işlenebilir. Örneğin katılımcılara “Zamanı umursamamak neden anormal bir şey sizce?” şeklinde bir soru yöneltilebilir. Aynı şekilde “Çocukların kanatları olması neden anormal bir şey?” şeklinde sorular derinleştirilebilir. Katılımcıların cevapları şu şekilde olabilir:

“Zamanı umursamamak normal değil, okula saatinde gitmek normaldir.” Aynı şekilde “Çocukların kanatlarının olması normal değildir, kuşların kanatlarının olması normaldir.” şeklinde cevaplar gelebilir. Gelen cevaplardan “anormal” kavramsallaştırmasına dair iki ana başlık belirlenebilir:

  1. Normal olmak toplumsal kurallara uymakla ilişkilidir.

  2. Normal olmanın biyolojik bir anlamı vardır.

Söz konusu iki başlığı derinleştirmek için öğrencilerden, toplumsal olarak normal görülen ve biyolojik olarak normal görülen örnekler vermeleri istenir. Bununla birlikte günlük hayatlarından normal söylemeleri istenebilir, gelen cevaplar şu şekilde olabilir:

- Engelliler dışında herkes normaldir.

- Normal olmak, engelli olmamak, sigara içmemek, kendini iyi hissetmektir.

- Bir arkadaşımın 11 parmağı var ama bence o normal biri.

- Bir sınıfta öğrencilerin öğretmenleri dinlemesi normal. Sınıfta masa olması normal.

- Bence sınıfımız normal.

- Ben küçükken normal değildim çünkü konuşamıyordum. Annem babam beni hastaneye götürdü, şimdi konuşabiliyorum.

- Ben, küçükken koca bir kafam vardı. Normal değildim.

- Normal olmak okula gitmek, çalışmaktır. Sarhoş olanlar, hiç çalışmayanlar normal değildir.

- Arabaları çalıp yakanlar da normal değildir.

- Annemle babam bana "Sen normal değilsin." diyor çünkü ben soğukta ceketimi giymeden dışarı çıktığımda üşümüyorum.

- Siyam ikizleri normal değil.

- Hastanedeyken bir kız gördüm, büyük parmakları vardı. O kız normal değil.

- Parmağını kaybeden insanlar var, normal olmadıklarını düşünüyorlar. Kendilerini toplumdan soyutluyorlar.

- İster beyaz, ister siyah, ister başka olalım, hepimizin normal olduğunu düşünüyorum.

- Herkes normaldir, erkek ya da kız.

- Herkes normaldir. Anormal olan kimse yoktur.

- Normal insanların iki ayağı vardır. Tek ayağı olan, normal değildir.

- Kampta kafasını sürekli hareket ettiren bir çocuk vardı; normal değildi.

- Çok zeki bir arkadaşım vardı ama normal değildi. Bizimle iletişim kurmuyordu.

- Bir bacağınızı kaza geçirdiğiniz için kaybedebilirsiniz, ama hâlâ normalsinizdir.

- Doğduğunda bir bacağı eksik olan engelli normal değildir.

- Arkadaşımın babası kolunu makineye kaptırdı, o normal biri.

- Babaannem okuma yazma bilmiyor bu, normal değil.[1]

Katılımcılardan gelen farklı cevaplara göre başta belirlenen normal olmanın biyolojik ve toplumsal boyutlarına ek olarak tartışmanın başka bir boyuta taşınması girişiminde bulunulabilir. Katılımcıların söylediklerinde ön plana çıkan dört nokta var:

  • "Normal" her şeyden önce insanlar ve insanların davranışlarıyla ilgilidir. Bir nesnenin veya hayvanın normalliği konuşulmadı.

  • "Normal" olmak diğerleri gibi olmak, diğerleri gibi davranmak anlamında kullanıldı. Herkesin kendini ayırt etmesine gönderme yapılabilir: 11 parmağı olan normal gelebilir, soğukta dışarı çıkıp üşümeyen kendini normal kabul edebilir.

  •  Normal olup olmamak kişiye, ortama, zamana bağlı olabilir (ör: üşümek) veya Türkiye’de bugün okuma yazma bilmemek veya başka bir ülkede başka bir zamanda okuma yazma bilmemek gibi.

  • Birine “normal” değilsin denildiğinde onun nasıl davrandığı ve bize ne yaptığı ile diğerleri gibi olmadığına gönderme sezilmektedir. Normal olmayan kişilerin ne yaptığı gibi.

Düşünme zincirinde “normal” olmaya dair ortaya çıkan anlamlar tekrar düşünülerek, zikredilir. Normal olmak ve engelli olmak arasındaki ilişki irdelenebilir. Buradan bireyin genetik değişikliğine vurgu yapılıp engellilik durumunun biyoloji ve tıp uzmanları tarafından belirlenen normal olmama, sağlıklı olmama durumuyla birlikte okunmasına gönderme yapılabilir. Aynı şekilde “normal”liğin çoğunluğun kabul ettiği istatistiksel boyutuna gönderme yapılabilir. Bu durumda normal olan yaygın ve alışılmış olandır. İstisna olan, olağanüstü olan normal değildir. “Araba çalmak normal değildir,” denildiğinde ise normallik yasalarla ilgili bir anlama doğru gitmektedir. Babaannemin okuma yazma bilmemesi normal değil denildiğinde “normalliğin” yaşanılan ortama ve zamana göre değişebilen bir durum olması tartışmasına gidilebilir. Babaannenin okuma yazma bilmemesi, onun eğitim alması gereken yıllara göre normal olabilir ama şu anda normal değildir. Babaannenin okuma yazma oranı çok düşük bir ülkede okuma yazma bilmemesi şu anda bile normal olabilir. Öğrencilerin verdiği “Siyah olsun, beyaz olsun herkes normaldir.” cevabı ise “normal”liğin kişinin bakış açısıyla ilgili olduğuna vurgu yaparak başka bir boyuta çekilebildiği gibi soğukta üşümeyen çocuğun örneğinde olduğu gibi hakiki normalliğin her tek kişinin tikel parametreleriyle ilgili olduğuna vurgu yapılabilir. Tam da bu noktada alıntılanan şiirden itibaren başlanan normallik-anormallik tartışması; çocukların kanatları olduğunu düşündüren, zamanı umursamayan, atları uçuran, kuşları yüzdüren, uçurtmayla göğe çıkartan hayal gücündeki estetik farklılık çıkarımıyla felsefe atölyesi sonlandırılabilir.

 

Kaynakça

Galichet, François .Pratiquer la Philosophie à l’école. Paris: Nathan, 2004.

 


[1] François Galichet, Pratiquer la Philosophie à l’école kitabının Qu’est-ce qu’etre normal? başlıklı tartışmasındaki öğrenci cevaplarından faydalanılmıştır.