Dosya

Çocuklar İçin Felsefe (P4C) ve Sanat: Chiara Pastorini Röportajı Üzerine

Gerçekleştirdiğimiz aşağıdaki röportaj, Fransa’da ruh ve bedeni bütünsel olarak ele almayı teklif eden holistik yönteme dair hem sahada hem teoride çokça çalışması olan İtalyan asıllı Cihara Pastorini ile yapılmıştır. 

Aristoteles'e göre, güzellik "idea"sı var olduğu için güzel bulduğumuz nesnelerle sanat eserleri bir varlık kazanmazlar, tersine sanat eserleri var oldukları içindir ki güzellik kavramından söz açabiliriz. Tam da bu noktada Aristoteles’in idealardan değil de “ben”den itibaren çıkılan bir yola işaret ettiği yorumu yapılabilir. “Benden itibaren yola çıkmak” ne demektir? Bizi çevreleyen dünyaya dair bakışımızı, iyi ve güzel olan ilkelere doğru gitmek olarak değerlendirirsek "dünyayı algılayışımızı nasıl tekrar ele alabiliriz?" sorusuyla karşılaşabiliriz. Bu durumda "iyi, güzel ilkelerden mi yola çıkmalıyız yoksa bizim iyiyi, güzeli algılayışımızdan mı yola çıkmalıyız?" sorusu hâlâ cevaplanmayı beklemektedir. “Ben”den itibaren yola çıkmayı, iyiyi, güzeli algılayışımız kapsamında değerlendirirsek söz konusu algılayışı ruh-beden bağlamında nasıl değerlendirebiliriz? Bütün bu sorulara aradığımız cevaplar neticesinde gerçekleştirdiğimiz aşağıdaki röportaj, Fransa’da ruh ve bedeni bütünsel olarak ele almayı teklif eden holistik yönteme dair hem sahada hem teoride çokça çalışması olan İtalyan asıllı Chiara Pastorini ile yapılmıştır. 

Chiara Pastorini, İtalya, Amerika ve Fransa’da eğitim aldıktan sonra Paris I Sorbonne Üniversitesinde Ludwig Wittgenstein üzerine doktora tezi yazar. Paris VII Diderot Üniversitesinde dersler verir. Les Petites Lumieres Projesinin kurucusu olan Chiara, çocuklar için felsefe alanı için birçok çocuk kitabı yazmakla birlikte, sahada uygulama yapacak eğitmenler için de el kitapları yazar. Belçika menşeili çocuk dergisi Philéas Autobule’deki çizgi roman sayfasının senaryosunu tasarlamakla birlikte Philsophie Magazine’e düzenli olarak katkı sağlamaktadır. SEVE (Savoir Etre Vivre Ensemble)’de eğitmenlik yapmakla birlikte 2015-2016 yıllarında Sarcelles ve Argenteuil’de okulu terkeden öğrencilerin motivasyonu adına Ulusal Eğitim Projesinde iş birliği de yapmıştır. Bu minvalde okulda büyük zorluk çeken öğrencilere yönelik atölyeler düzenlemiştir. Chiara, kendisinin ifadesiyle tüm çocuklar gibi ona metafizik sorular soran üç erkek, bir kız olmak üzere dört çocuk annesidir.

Chiara’nın sahada uygulama biçimi olarak holistik yönteme getirdiği boyut, Lipman’ın duygularımıza ve düşüncelerimize üstten bakmamızı salık veren anlayışıyla uyum içinde olmasının yanı sıra algılarımızı, duyularımızı, akıl yürütmelerimizi bir bütün olarak değerlendirme imkânı vermektedir. Bu imkân ruh ve bedeni bir bütün olarak değerlendiren holistik metodun farklı veçhelerine bakmamızı sağlamaktadır. Söz konusu farklı veçheler, son zamanlarda başkasının gözüyle hayal etmedeki eksikliğe, özellikle de başkalarının hissettiklerini anlama hususundaki yetersizliklere işaret eder görünmektedir. Başkasının gözüyle hayata bakabilme kapasitesini geliştirmek nasıl mümkün olabilir? Bu soruya aranan cevaplar neticesinde son zamanlarda Unesco’nun da gündeminde olan sinestezi (synaistesia) konusuna değinmek gerekmektedir. Bu bağlamda gözle duyma, kulakla görme gibi çeşitli hissedişlerin birlikteliğine vurgu yapan sinestezi kavramı Yunanca syn (birlikte) ve aisthesis (his) ifadelerinin birlikteliğiyle ortaya çıkan sinestezi (synaistesia) ile ruh beden bütünlüğünün ilişkisi, bununla birlikte yine sinesteziyle (birleşik his) başkasının gözüyle hayata bakabilme kapasitesinin ilişkisi, röportaj boyunca irdelenen meseleler olmuştur. Bu ilişkilere dair derinleşmek, dünyada yaşanan başkasının gözüyle hayata bakamamanın getirdiği krizleri bertaraf etmede nasıl bir işleve sahip olduğu da röportaja içkin birtakım varsayımların altını çizmektedir. Başkasının gözüyle hayata bakabilme kapasitesinin; ruhumuz ve bedenimizin, düşüncelerimizle duygularımızın bir bütün olduğunun varsayılması röportajı daha anlaşılır kılmaktadır.

Çocuklar için Felsefe Pratiğini, sanatları yardıma çağırmak suretiyle esasen en temelde yukarıda zikredilen başkasının gözünden belirli bir meseleye bakma, düşüncelerini ve duygularını ifade etmenin getirdiği iletişimsel sağalma sayesinde iyiye, güzele doğru olan yolu, atölye ortamında her tek katılımcının sanat eserlerini deneyimlediği süreçle birlikte okumak mümkündür. Buradan itibaren atölye ortamında katılımcıların bir sanat eserini destek materyali olarak kullanmasının, katılımcıların düşünsel ve algısal gelişimlerindeki rolü, katılımcıların atölye sonunda örneğin konuşulanları resmetmedeki girişimleri üzerinden akıl yürütmeyle birlikte algılama becerilerinde önemli bir yerde duran soyutlama becerisine katkıda bulunmaktadır. Bu anlamda sanatın duyuşsal ve bilişsel kapasitelere yönelik olumlu etkisinin altı, röportaj boyunca çizilmiştir.

Son olarak röportaja geçmeden önce, Chiara’nın, başka bir boyut kazandırdığı holistik yöntemin farklı veçhelerine hem teorik hem pratik örnekler vermesinin P4C kolaylaştırıcıları için çok kıymetli olduğu ayrıca belirtilmelidir.

 

Merhaba Chiara, öncelikle "Sanat" dosyamızda Çocuklar için Felsefe Pratiği ile Sanat’ın birlikteliğini ele aldığımız soruları yanıtlamayı kabul ettiğiniz ve bize bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Fransa’da Les Petites Lumieres projesi kapsamında 2014’ten bu yana eğlenceli şekilde felsefe uygulaması yapıyorsunuz. Sahada gerçekleştirdiğiniz atölyelerle birçok çocuğa ulaştınız ve bu atölyelerde sanatsal etkinlikleri hem çocukların eğlenmelerine hem de düşünmelerine aracı olarak konumlandırdınız. Üniversitede verdiğiniz dersleri de göz önünde bulundurarak size göre P4C (Philosophy for Children/Communities) bağlamında felsefeye dair teorik bilgiler ve sahada gerçekleştirilen pratik atölyeler birlikte mi gitmelidir?

Merhaba Sümeyye, ben de ilginiz için çok teşekkür ederim. Çocuklarla Felsefe, yeni felsefe uygulamalarının bir parçası olarak konumlanmakta. Açıkçası bir felsefe uygulaması olarak bu alan, çocuklara felsefe tarihi üzerine bir ders vermekten ziyade bir konu etrafında birlikte bir düşünce inşa etme meselesidir. Bu yüzden çocuklarla yapılan atölyelerde en önemli şeyin gerçekten pratik boyutta ve birlikte düşünceyi tekrar inşa etmekte olduğunu söyleyebilirim. Çocuklar için felsefenin kurucusu Lipman, Amerikan Pragmatistlerini okumuştu; özellikle John Dewey’i. Yeterince üzerinde durmuyoruz ama çocuklar için felsefenin arkasındaki vizyon pragmatist bir vizyondur. Bu boyut baskındır; bu ne anlama geliyor? Bu şu anlama geliyor: Klasik geleneğin filozoflarının metinlerinin aleyhinde veya lehinde şeyler söylemek zorunda değiliz; en azından bu, bir öncelik değildir. Bu alanda vurgu yaptığımız şey, çocukların soruları, geri bildirimleri, bir konu üzerinde düşünmek için söyledikleridir. Tüm bu süreç, düşünme becerilere öncelik verir, bunun üzerinde çalışır. Yani vurgulanan şey, felsefe tarihinden ziyade felsefe yapmak üzerinedir. Bu, düşünceyi klasiğe referanslarla zenginleştiremeyeceğimiz anlamına gelmez. Örneğin, klasik gelenekten birkaç küçük alıntı kullanabilirsiniz ama atölyeyi asla bir alıntıyla bitirmeyin, alıntıları başta kullanabilirsiniz çünkü bir alıntıyla bitirirseniz, çocuklar bunun doğru cevap olduğuna dair bir düşünceye kapılabilirler. Bu doğru bir yaklaşım değil, filozofun söyledikleri sorgulanmak için oradadır ve elbette çocukların filozofun söylediklerine uygun bir sözü olduğunda onların söylediklerine değer vermeliyiz. Bir filozofun düşüncesini hatırlayarak bir örnek vermem gerekirse gerçeği söylemek ve yalan söylemek soruşturmasında "Bence asla yalan söylememelisin" diyen bir çocuğa diyebilirsiniz ki, bir filozof vardı, adı Emmanuel Kant’tı ve tam olarak senin gibi düşünüyordu. Yani burada, aslında, filozof figürünü ve dolayısıyla felsefe tarihini oldukça doğal bir şekilde tanıtabiliriz, eğer teoriyi istiyorsak, ama her zaman çocuğun konuşmasına değer vermek zorundayız ve onu sansürlememek için, farklı bakış açılarını da tanıtmak iyi olur. Çocuklara her zaman filozofun söylediklerinin doğru cevap olduğunu değil, diğerleri arasında bunun da bir bakış açısı olduğunu belirtmek gerekir. Evet, elbette, felsefe tarihi ile felsefe yapmak birleştirilebilir ama tüm bunlarda öncelikli olan şey felsefe yapmakla, düşünme becerileri üzerinde çalışmakla, pratik boyutla, know-how’la, kolektif birlikte inşa etmeyle, yansıtmayla ilişkilidir. İşte bu yüzden P4C kolaylaştırıcılarının felsefe tarihi anlamında felsefi bir arka plana sahip olma zorunluluğu yoktur. Her şeyden önce, çocuklarla birlikte düşünce inşa etmek için belirli bir duruşu korumak ve felsefi bir şekilde akıl yürütme becerilerini kazanmak için eğitim almaları gerekir. Ancak teoriye, yani felsefe tarihine atıfta bulunmak bir zorunluluk değildir.

 

Fransa'da P4C'de sanat ve felsefeyi bir araya getiren holistik yani bütüncül yönteme bambaşka bir veçhe kazandırdınız. Özellikle sıra dışı atölyelerinizde yönteminizi, nasıl kullandığınızı bize açıklayabilir misiniz? Bu yöntem çocuklar için neden bu kadar önemli? Neden sanat ve felsefeyi bir araya getirme ihtiyacı duyuyorsunuz? 

Benim holistik yöntemim, çocuğun sadece refleksif, düşünsel yeterliliğine odaklanan diğer birçok yaklaşımın aksine, çocuğu bir bütün olarak hesaba katar, yani beden, zihin, algı ve rasyonaliteyi bütünsel olarak hesaba katar. Holistik derken buradaki holos Yunancada bütün anlamına gelir, burada yani bu yöntemde, algılanabilir ve duyusal beden, düşüncenin kurucu süreçlerinin ve dolayısıyla eleştirel düşüncenin gelişmesinin kalbine yerleştirilir. Bedenin yaratıcı devinimleri kavramsal bir keşfin, farklı bir felsefi araştırmanın kaynağı hâline gelir ve çocuklar bunun aktörleri olur. Bu bağlamda, örneğin yoga, dövüş sanatları veya meditasyon gibi uygulamalar, bütüncül bir bakış açısına odaklanmış olup, felsefi tartışmalarla birleştirilebilir ve beden, düşüncenin ortaya çıkmasında temel bir rol oynar. Yani sadece felsefi amaçla gerçekleştirilen sanatsal pratikle değil diğer tartışma pratikleri üzerine de inşa edilir. Bedensel ve duyusal bir deneyime güvenmek, bir kavramı tanımlamak gibi beceriler üzerinde de çalışmanıza olanak tanır. Yani tartışma sırasında kazanılacak beceriler üzerinde çalışmaya ek olarak, bir kavramı tanımlamak, bir problem bulmak, bir argüman sunmak, felsefi soruları formüle etmek vb. Bütün bunlar katılımcıların daha rasyonel ve entelektüel tarafla ilgiliyken, daha geniş anlamda sanatsal veya bedensel bir uygulama, gördüğümüz gibi, bedenin duyusal-motor bileşenini unutmadan bireyi bir bütün olarak ele alır.

Daha genel olarak, bütüncül bir yaklaşım, duyuların kullanımını, eylemi ve deneyim yoluyla özerk araştırmayı teşvik ederek çocukların bilişsel gelişimini ve öğrenmesini destekler. Deneyim, hareket ve algının öğrenme sürecindeki rolü, 20. yüzyılın ilk yarısında İtalyan eğitimci Maria Montessori ve Amerikalı pragmatist filozof John Dewey'in çalışmalarında vurgulanmıştır. Montessori ve Dewey, pedagojik aktivizmin öncüleridir; bu bakış açısı, başlangıcından bu yana çocuklar için felsefeye nüfuz etmiş ve felsefi araştırma topluluklarında tartışılmak üzere benimsenmiştir. Bütüncül yaklaşımımız, bilişsel sürecin bir parçası olarak bedeni de tartışmaya katmaktadır. Sanatsal uygulamalar (ya da daha genel olarak bedensel uygulamalar) aracılığıyla çocuklar, kurgulamaya karar verdiğimiz etkinliklere bağlı olarak malzemenin, mevcut araçların ya da sadece kendi bedenlerinin kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalırlar. Aynı zamanda malzemenin potansiyelinin de farkına varırlar, böylece zorlukların üstesinden nasıl geleceklerini veya farklı olasılıklardan nasıl yararlanacaklarını düşünürler, stratejiler geliştirirler, sorunları çözerler ve yaratıcı olurlar. Çocuklar kendilerini bu bilişsel, entelektüel ve duyusal sürecin aktörleri olarak görürler ("yaparak öğrenme" diye yazmıştı Dewey). Eğlenirken ve keyif alırken özgüven kazanırlar ve düşünen özneler olarak gelişirler.

Sanatsal pratikler, duygularınızı daha kolay ifade etmenize, onları tanımlamanıza, adlandırmanıza, yönetmenize, iletişim halinde olmayı öğrenmenize de olanak tanır. Bu şekilde, çocuk kendini daha iyi anlamaya ve sonuç olarak başkalarını daha iyi anlamaya yönlendirilir, bu da başkalarıyla yapıcı ve işbirliğine dayalı bir ilişkiyi teşvik eder. Bu anlamda, bütünsel bir yaklaşım çocuğun duygusal ve ilişkisel gelişimini destekler. Son olarak, sanatsal uygulamalara güvenmenin 2 avantajı daha vardır. Bir yandan, çoğu zaman başkalarının önünde konuşmaya cesaret edemeyen en utangaç çocuklara, kendilerini farklı bir şekilde ifade etme fırsatı verilir. Öte yandan, tartışma sırasında konsantre olmakta daha çok zorluk çeken çocukların enerjilerini daha kolay kanalize etmelerine izin verilir. Bu durumlarda, çocuğun yaratıcı başarısından önce onu tanımlaması, daha sonra takip soruları aracılığıyla düşünme süreçlerinde sözlü olarak ilerlemesi daha kolaydır. Bir felsefe ve sanat atölyesi kurulduğunda, bunun her zaman bütüncül bir yaklaşım olmadığı unutulmamalıdır. Bazen sanat, çocukların aktör olduğu felsefi araştırma için bir araç olarak değil, tartışma için bir destek veya düşüncenin bir illüstrasyonu olarak kullanılır. Sanat, örneğin ikonografik bir belge, bir fotoğraf, bir resim, bir video, bir film vb. ile başladığımızda tümevarımsal bir destek olarak kullanılır. Öte yandan sanat, düşünceyi örneklendirmek için de kullanılabilir. Çocuklardan düşüncelerini sanatsal bir yaratımla örneklendirmeleri istendiğinde, onlara bunu yapma fırsatı verilir. Örneğin, tartışmanın sonunda çocuklara bir çizim veya resim yaptırılır.

 

Atölye çalışmalarınız geniş bir konu yelpazesini kapsıyor, yani üzerinde atölye çalışması yaptığınız pek çok konu var. Örneğin, "Özgürlük ne demektir?", "Mutluluk nedir?" vb. Holistik yöntemi kullanarak özgürlük ve mutluluk bahislerini atölyelerinizde nasıl işlediğinizden bahseder misiniz? Yani bu konulardaki atölyelerinizin holistik yöntem bazında nasıl yürütüldüğünü anlatabilir misiniz? 

Örneğin özgürlük üzerine olan bir atölyede çocuklara bir kâğıdın bir tarafına özgür olmakla ilgili diğer tarafına özgür olmamakla ilgili çizimler yapmalarını söylüyorum sonra da tek tek çocuklardan çizimlerini açıklamalarını istiyorum. Bu durumda sanat, felsefe soruşturması için ve düşüncenin ve akıl yürütmenin ortaya çıkması için bir araç olmuş oluyor.

Bununla birlikte sanatsal bir pratikten itibaren bir konu ortaya çıkarmak için bütünsel yöntemi kullanabiliriz. Örneğin, çocuklara holistik yöntem bağlamında çizimler yaptırıp, çeşitli sanat faaliyetleriyle atölyeyi zenginleştirebiliriz. Bunlar, oyun hamuru kullanma, taklit yapma, şarkı söyleme, müzik dinleme gibi olabilir. Örneğin “özgürlük sizin için ne demek?” başlangıç sorusuyla başlayıp çocukların özgürlükle ilgili görüşlerini alıp daha sonra kâğıdın bir tarafına özgür olmakla diğer tarafına özgür olmamakla ilgili çizimler yapmaya çocukları teşvik edebiliriz. Yani buradaki temel fikir şu ki, bu yöntemde çocuklar aktördür, yani ihtiyaç duyulan şey çocukların bütünüyle deneyimlemelerini sağlamaktır. Duyumlarından, algılarından, bedenlerinden gelen duygularından, düşüncelerinden, şaşırdıkları şeylerden ve ulaştıkları sonuçlardan itibaren pratik gereklidir. Bir bütün olarak bu deneyime dayanarak çocuklar birlikte bir konu seçmeye, felsefi bir soru formüle etmeye davet edilirler ya da konudaki ilk soruya zaten sahipsek, verilen konu üzerindeki yansımayı beslemek için düşünmeye davet edilirler. Orada, örneğin, özgürlük teması üzerinde düşünmeye davet edildiler. Düşünmeye somut bir şeyle başlamak, önce onu tanımlamak ve sonra akıl yürütme becerileri üzerinde çalışmaktır. Böylece sanatın, bedenin yaratıcı hareketinin, burada akıl yürütme becerileri üzerinde çalışmak için bir araç olarak kullanıldığını görebiliriz.

 

P4C üzerine birçok kitap yazdınız. Bu kitaplardan biri de Une année d'ateliers philo-art. Méthodes testées en classe, Cycles 2 et 3, program 2018 başlıklı sınıf içi felsefe sanat uygulamalarının bir yılını anlattığınız eserdir. Bize bu kitabın arkasındaki hikâyeyi, bu kitaba başlamak için zihninizdeki amacı vb. anlatabilir misiniz?

Evet, birkaç yıldır yazarım. Özellikle çocuk edebiyatı, özellikle çocuklar için felsefeyle ilgili yazarım. Les Petites Lumieres web sitesinde son zamanlarda yayınladığım oyun kartlarını, çocuk kitaplarını, çizgi filmleri, CD’leri ve albümleri, öğretim materyalleri bölümünde görmeniz mümkün. Tüm bu materyaller, çocuklarımızla birlikte düşünmede belirli konular üzerine derinleşmek içindir. Örneğin Gerçek Bilgeler Hayır der çizgi romanında felsefe tarihi “BD” olarak anlatılıyor. Buradaki yaklaşım biraz farklı, burada söz konusu olan, belirli bir temayı ele almak değil zihni kişisel bir yanıt oluşturmak için sorgulamaya sevk etmek ve düşüncesini zenginleştirmek için filozofların düşüncesine aşina olmaktır. Une année d'ateliers philo-art (Felsefe Sanat Atölyelerinin Bir Yılı) kitabına gelince bu eser, aile içerisinde felsefe yapmanın bir tür el kitabıdır. Bu eser, direk çocuklarla kullanılabilecek pedagojik materyaller değil, çocuklar için felsefe kolaylaştırıcıları, öğretmenler ve aileler için el kitabı niteliğindedir. Bu kitap, eğitimcilere, öğretmenlere, ebeveynlere veya yetişkinlere çocuklarla felsefe sanat atölyeleri kurmaları için yardımcı olmaktır. Yani bir yıllık Philo-art atölyesinde farklı temalarda 35 pedagojik fişleriyle birlikte atölye çalışmamız var ve buna ek olarak 35 uzatma sayfaları. Yani, en azından temelde 70 felsefe sanat atölyesi. Ben buna bir yıllık felsefe sanat atölyesi dedim ama bunu 2, 3 yıllık felsefe sanat atölyesi olarak düşünebilirsiniz. 2019'da Nathan Yayıneviyle piyasaya sürüldü, bu nedenle 2018 okul müfredatı temeline dayanıyor. Kitap, Fransa'da anaokulundan 6. Sınıfa kadar zorunlu olan ahlaki ve yurttaşlık eğitimi programıyla bir köprü inşa etme fikrine dayanıyordu. Felsefe atölyelerinin ve özellikle felsefe sanat atölyelerinin bu konuları ele almada nasıl araç olduğunu göstermeye hizmet ediyordu. Okul müfredatının bir parçası olan bu temalar ve bu yöntem, anaokulu ve ilkokul çocukları ile bir yıl boyunca Fransa'da ve İtalya'da, test edildi. Ve daha sonra öğretmenlerin geri bildirimlerini entegre ederek yöntemi orta okul ve lisede de hedeflemeye karar verdik. Kitap destek materyallerinde küçük değişikliklerle farklı kademelerde kullanılabilir.

 

Atipik atölye çalışmalarınızda "Kulaklarınızla görebilir misiniz?" başlıklı çok özel bir tema var. Sinestezik fenomene dayalı duyusal atölyeleriniz hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz? Sinestetik fenomen üzerine duyusal atölye çalışmaları ile holistik yöntem arasındaki ilişki nedir?

Sinestezi konusuyla holistik yöntemin ilişkisi gelince, söz konusu sinestezi atölyelerini Unesco'da sinesteziden sorumlu bir meslektaşımla birlikte yaptık. Ben daha ziyade felsefe ve felsefe-sanat tarafındaydım. Buradaki fikir her zaman duyuların, algının ve genel olarak bedenin düşünmede ve akıl yürütmedeki kurucu süreçlerindeki rolünü göstermektir. Belirli bir tarzda düşünüyoruz çünkü belirli bir bedenimiz var. Felsefi gelenekte en azından Batı geleneğinde, Antik çağlardan beri genellikle ihmal edilen, unutulan ve hatta inkâr edilen bu beden, değil mi? Platon'u düşünürsek, beden ruhun hapishanesidir. Hakikate ulaşmak için bu bedenden kurtulmak gerekiyordu. Gerçek dünya idealar dünyasıdır. Ve bu dünyaya ulaşmak için akıl önemlidir. Bu fikir, elbette, Descartes aracılığıyla yüzyılları aşar. Gerçekten de Nietzsche, Spinoza ve sonra Merleau Ponty felsefede bedeni anlamaya çalışmışlardır. Beden hakkında konuşuyoruz ama onu kullanmıyoruz. Lipman da elbette holistik terimini yaratıcı düşünmeyi belirtmek için kullanmıştır. Yaratıcı düşünme, o zaman, farklı fikirler arasında bağlantı kuran düşünce olarak, ama aynı zamanda çocukları harekete geçirmeyi ya da en azından düşünmeyi harekete geçirmeyi asla başaramayan tarafıyla belirtilir. Buradaki fikir her zaman düşüncenin açığa çıkmasında algılamanın önemli rolünü vurgulamaktır. Bundan sonrası, algılamanın başka bir yolunu aramakla ilgilidir. Normlar üzerinden değil de özel algı durumlarına vurgu söz konusudur. Bu anlamda sinestezi, Unesco’nun yeni felsefi uygulamalar bağlamında ilginçtir.