Röportaj

MırMır Çocuk Kitapçısı

Sanat alanında etkinlikler yapabileceğimiz, atölyeleri rahat yapabileceğimiz, ebeveynlerin birbirleriyle rahat sohbet edebilecekleri ortak kitap tahlillerinde buluşabilecekleri kocaman bir yer hayal ediyorum.

Merhaba, bizi kırmayarak söyleşi teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. 23 Mayıs 2023’te Instagram’da ilk paylaşımınızı yaptığınızı görüyorum. Dolayısıyla henüz yeni bir kuruluş olarak Mırmır nasıl bir ihtiyaçtan doğdu diye soralım. Neden böyle bir yer açma ihtiyacı hissettiniz? Hikâyesi nedir?

Merhaba. 2019 doğumlu ikizlerimi kucağıma alana dek böyle bir işin ve hayalin içinde kesinlikle değildim. İkizlerime hamileliğimle birlikte iş hayatım bitmişti. Prematüre doğdular dolayısıyla ekstra bakım ve ilgi gerekiyordu. Bebekliklerinde hışırtılı kumaş kitaplar birçok materyalden daha çok dikkatlerini çekiyordu. Karnımdayken onlarla uzun uzun konuştum, dolayısıyla doğunca da bu konuşmalarım kitaplar üzerinden olmaya başladı. Daha yaşlarına bile girmeden evde ciddi bir kitaplık doluluğumuz vardı. Âdeta vazgeçilmez oyuncaklarıydı kitaplar çocuklarım için ve hiç zarar vermediler tuhaf değil mi? :) Alıp bana getiriyorlardı “Anne Okuu” diye.

Bu döngü böyle devam ederken, aile danışmanlığı yapma sürecim aktifleşti. Önceden faydasını hem bireysel olarak hem de bir anne olarak gördüğüm yetişkin/çocuk kitaplarını danışanlarıma, katıldığım süpervizör eğitimlerindeki meslektaşlarıma önerdim ve geri dönüş olarak çok güzel yorumlar aldım. Bazı yönergelerde yardımcı da olunca kitap okumaktan öte, kitapla konuşmanın beni beslediğini ve çocuklarımla birlikte bunu iş olarak uyguladığımda çok mutlu olacağımı hissettim. Şöyle de bir eksiklik her daim duyuyordum. Alışveriş merkezlerini ve kalabalık mekânları sevmiyorum. Kitap ihtiyacımı hep internetten gideriyordum ama bazen istediğim ve elimde olan kitap beni mutlu etmiyordu. Çocuklarıma aldığım kitabın içeriğini mutlaka görmeliydim, dokunmalıydım, koklamalıydım. Hal böyle olunca sevgili Joyness’ın tatlı kurucusu Neşe’ye yazdım. Hayalimi, düşüncemi anlattım. O kadar tatlı ki daha tanışmadan sanki yanımdaymış gibi süreci anlattı bana. Eşimin ve ailelerimizin de çocuklarıma bakımda yardımcı olma desteğiyle şimdi Mırmır’da konuşabiliyoruz :)

 

Aile desteği bu aşamada çok önemli gerçekten. Destek olan ailelere teşekkür edelim biz de. Bir çocuğu büyütmek için bir köye ihtiyaç vardır, demişler. Peki bir mekân olarak çocuk kitapçısı özelinde kitapçı nasıl olmalı? Mırmır’ın kurucusunun çocukluğunda nasıl bir kitapçı kavramı vardı? Anne olmak bu kavramı nasıl şekillendirdi?

Çocuk kitapçısı olarak bir kere o aileye mahalleye yerele yakınlığı barındıran bir hissi olması lazım. Büyük dükkânlardan çok klasik esnaf ve seyyar satıcıları çok severim. Desteklemeye de çalışırım. Belki de sorunuzdaki o çocukluğumdaki kitapçıya girme arzusudur. Kütüphanelere çok giderdim çocukken. Hatırladığım neşe dolu kitaplar yok ne yazık ki…Komşunun vitrinindeki ansiklopediler, evdeki kütüphaneden alınmış saman kâğıda basım acılı öyküler benim okuma kitabı olarak değerlendirebileceğim şeyler. Ama kitapçı denilince orda gözlerimdeki ışıltıyı hâlâ hissedebiliyorum. Kabartmalı stickerlar, çok süslü kaplama kâğıtları, oynar gözler, tüylü kırtasiye malzemeleri… Ama en çok bir abi sıcaklığındaki kitapçı amca :) Kitapçı ama kitap satmayan:)

Anne olmak neyi değiştirmedi ki? Akıl tutulması gibi oluyor bazen. Bazen 2-3 yaşında erişemediği yerdeki kitabı isteyen çocuğa (annesinin yanında) “Ooo annem dur ben indireyim hemen sana o kitabı” derken buluyorum kendimi. Sonra bir aydınlanma ve kapanış :) Bir kere Mırmır çok benden, çok bizden, çok aileden. Korumacıyım gelen çocuklara karşı. Evet bu benim işim para kazanmak zorundayım ama onları bir resmin, bir yazının bile kötü etkilemesinden korkuyorum.

 

O hâlde sizi okurunu, okuduğunu ve ne sattığını bilen, rehber bir kitapçı diye tanıtabiliriz. Bununla birlikte Mırmır’ın kalıplaşmış anlayışın karşısında sadece bir kitapçı olmadığının farkındayız. Bu bağlamda masal ve hikâye anlatımı üzerine birtakım atölyeler düzenliyorsunuz. Bu atölyeleri ve eğitmenleri neye göre belirliyorsunuz? Bir kitap odaklı bakıldığında yazarının koordine ettiği atölyeler de oluyor. Gördüğümüz kadarıyla. (En son Dehb Disleksi eğitimi oldu Meltem Mangır ile). Peki sizin verdiğiniz atölyeler var mı? Kitapçı gibi sabit bir mekândan bağımsız olarak masal anlatmaya nasıl yaklaşıyorsunuz?

Şöyle oluyor. Mırmır açıldığından beri mekânda etkinlik yapmak isteyen çocuklara bir değer katacak kim varsa onlara kapıyı açık bırakıyorum. Öyle güzel yazarlarla bu işin içinde olan insanlarla tanıştım ki… İnanılmaz bir atmosfer oluyor. Önce kitabını okuyorsunuz sonra sohbetine dâhil oluyorsunuz. Kitabın konusu ve sohbetin derinliğiyle kitabı tekrar tahlil ediyorsunuz zihninizde. Çok kıymetli buluyorum yazarlarla veya çocuklara gönül vermiş insanlarla Mırmır’da buluşmayı. Çünkü çocukların yüreğine en iyi gelecek kelimelerin edildiği mekân. Destekleyen, önerilerde bulunan, Konya’ya yolu düşüp gelen herkese minnettarım. Kitap ve çocuk sevgisi olmasa bunca zahmete kimse girmez. Bu iş çokça gönüllük gerektiriyor. Benim aile danışmanlığı sürecinde aileye çocuğa yönelik aldığım çok eğitim oldu. En son Mırmır açılınca Psikolog Bengi Aksekili’den “Masal Terapistliği Uygulayıcı Eğitimi” aldım. Aktif olarak yapmayı hep planladım mekânda ama daha öncelikli durumlar çıkınca ertelemek durumunda kaldım. Terapötik masallar şeklinde genellikle duygulara yönelik içerikler planlıyorum fakat aksasın istemiyorum. Sanırım baharı bulacak çünkü okul öncesi yaş grubu bu sene yoğun rahatsızlıklar yaşıyor. Dediğim gibi başlayıp “Olmadı, hadi iptal ettik” dediğim durumlar yaşansın istemiyorum.

 

Merakla bekliyoruz diyelim. Sizin çocuk edebiyatı ya da daha kapsamlı bir ifadeyle çocuk yazını ile ilişkiniz ve ilginiz nedir? Kendinizi ürün ve çocuk arasında bir aracı olarak mı görüyorsunuz yoksa daha fazlası mı?

Açıkçası Edebiyat veya Türkçe Öğretmenliği mezunu değilim. Okul öncesi hayaliyle çıktığım bu yol beni ilköğretim okuma kitaplarına da yönlendirdi ve yoğun ilişkim şu birkaç ay öncesinde başladı. Çocuklarla kitap buluşmaları ve kitap tanıtımları yapıyorum ama bu kesinlikle o kitaplara tümüyle hâkim olduğum anlamına gelmiyor. Araştırıyorum okuyorum farklı perspektiflerden görmeye çalışıyorum ama asla bu işin uzmanlığı tarafında değilim. Bilgiler deniz derya… Mırmır’da bir sınırlı alanım var benim onu geliştirmeye çalışıyorum. Çocuk Yazınını da birkaç ay önce keşfettim.

 

Okuma grubuna da katıldığınızı ekleyelim. Farklı alanlardan insanların dâhil olduğu bu tür gruplar hem bilgi alışverişi açısından hem de yayın sektörünü canlandırmak açısından çok faydalı.

Evet, ben de merakla bekliyorum! Farklı platformlardaki kitap buluşmalarını, yapılan söyleşileri okumayı seviyorum. Bazen çocuğu kitapla buluşturmada araç oluyorum evet ama kitap tahlillerinde sanki hepimiz bir oluyoruz. O an onların yaşındaki Dilek ile onların gözünden dünyayı görmeye çalışarak toplandığımız konunun tam da amacına hizmet ettiğini düşünüyorum. Yok hayır kitap ile çocuk arasında sadece bir araç değil Mırmır. 

 

Bizim için de öyle olmadı mı? Konya’ya geldikçe görüşmeye karar verdik :) Peki, bu mekânı neye göre seçtiniz?

İkizlerim 5 yaşına girecek 21 Şubat’ta. Çok iç içe büyüdük. Hiç ayrılmadık. Evde oyun arkadaşları da hep bendim. Yarım gün kreşe yazdırınca eve yakın bir mekân arayışına girdik çünkü kademeli uzaklaşmalıydım ve herhangi bir sorun olduğunda eve hemen varmalıydım. Burayı gördük ve evimin mahallesinde olduğu için tuttuk.

 

Sürdürülebilir olması açısından gayet mantıklı olmuş. Bu şekilde hem kendi çocuklarınızı hem de çocuklarımızı ihmal etmemiş oluyorsunuz.

Yine alışılmış kalıpların dışına çıkan kitapçı ve kütüphaneler sık sık karşımıza çıkıyor. Siz de bu açıdan dinamik bir kitapçısınız. Yazar buluşmaları, imza günleri ve çocuklar için masal terapileri buluşmaları düzenlediğinizi görüyorum. Yazarlarla okuyucularını buluşturmanız çok kıymetli. Burası kitapçı ve aynı zamanda dinamik bir atölye. Bu şekliyle Mırmır’ın bazı gelişmiş ülkelerde görmeye alışmış olduğumuz ve ülkemizde de bir süredir gelişmekte olan kitapçı tanımını hayata geçirmiş gibisiniz. Atölyeleri farklı sanat disiplinleriyle kitapların odağında birleştiriyorsunuz. Örneğin ben sizi katıldığım “Masal ve Hikâye Anlatıcılığı” eğitiminde tanıştığımız Güler Uluçamlıbel ile tanıdım. Kendisi Konya’daki Kelebekler Vadisi’nde uzman biyolog olarak çalışmakta ve sanırım Mırmır’da da kelebekler ile ilgili bir etkinlik yaptı.

Evet, çocuklar ilgiyle katılmıştı o etkinliğe. Pek çok hazırlık yapmış hatta kanat bile takmıştı! Bağımsız kitapçılar çoğaldıkça çocukların okuma kültürünün daha çok artacağına inancım artıyor. Çünkü biz sadece kitap satan yerler değiliz. Soğuk, sadece ticari bir bakış açısıyla istediğimiz kadar cici olalım çocukları mekâna bağlayamayız. Her daim interaktif, geliştirici ve dinamik olmak zorundayız. Artık aileler bilinçli. Çocuklarına fayda sağlayacak hesapları takip ediyorlar. Hâl böyle olunca bu etkinliklerin yeni açılan bir mekânda olması hem mekânın tanıtımı hem de amacına hizmet etmesi açısından kıymetli oluyor.

 

Doğru. Peki düzenlediğiniz atölyeleri neye göre şekillendiriyorsunuz? Bu konuda çocukların, ebeveynlerin veya üçüncü bir tarafın dahli söz konusu mu ya da tamamen kendinize göre mi belirliyorsunuz? Ya da şöyle sorayım, düzenleyeceğiniz atölye öncesi popüler atölyeler başlığı altında piyasa araştırması yapıyor musunuz?

Atölyeleri popülerliğine göre belirlemek sakıncalı bana göre. Bir kere müşteri portföyünü iyi belirlemek lazım. Mırmır’da bazı ailelerle âdeta yıllardır tanışıyor gibiyiz. Aldığım eğitimler çerçevesinde bazen ailenin dinamiğinden, ebeveynliğinden de sohbetler ediyoruz. Ona göre belirliyorum bazı atölyeleri. Fakat aktif devam eden okuma tahlil grupları kesinlikle çocukların akranlarıyla iletişimlerinin düzelmesi, kitabı bir sınav malzemesi olarak görmemesi, duygu ve düşüncelerini rahat ifade edebilmeleri adına düzenlediğim etkinlikler. Çünkü çocukların çoğu okuyor evet kabul ama konuşamıyorlar, kendilerini ifade etmekte zorlanıyorlar, çok severek okudukları bir kitabı kısa zaman sonra unutuyorlar. Fakat akranlarıyla o kitap hakkında konuşmak ailelerden aldığım geri dönüşler neticesinde doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.

 

Mırmır’ın sizin gözünüzdeki konumu nedir? Bir ofis, anlatı merkezi?

Mırmır’ın ilerlemiş hali nasıl mı? Tabi metrekare olarak epey büyük bir yer olsun istiyorum. Sanat alanında etkinlikler yapabileceğimiz, atölyeleri rahat yapabileceğimiz, ebeveynlerin birbirleriyle rahat sohbet edebilecekleri ortak kitap tahlillerinde buluşabilecekleri kocaman bir yer hayal ediyorum. Tabi buna aktif çocuk ve aile danışmanlığını içeren bir hizmet de eklense çok iyi olur diye düşünüyorum. Sanırım bir eğitim yuvası istiyorum.

 

Bilirsiniz, kitapseverlerin hayatlarının bir döneminde böyle bir kitapçı açma hayali olur. Benim de var :) Bu açıdan daha farklı bir konuya değinelim: Çocuk özelinde kitapçı tasarımlarını nasıl buluyorsunuz ve siz Mırmır’ı kurarken tasarımını örneğin mobilyaları ve eşyaları neye göre belirlediniz? Buranın tasarımı bilinçli bir tercihten mi doğdu?

Bağımsız kitapçıların tasarımları ve içeriklerini beğeniyorum. Bizim alanımız küçük olduğu için ve kısa vadede Mırmır nasıl bir yol alacak bilemediğimiz için tasarımını düzenlemesini kendimiz yaptık. Aile ve arkadaş ürünü diyebiliriz. Kitap ve ahşap kokusunu çok sevdiğimden ahşap dokunuşlar istedim. Arkadaşım Fadimana kraftlardan ağaç ve yapraklar yaptı. Kendisi resim öğretmenidir.

 

 

Burada şunu belirtmem gerek, kenardan geçen boruyu ağaca dönüştürme fikrine bayıldım! Ayrıca güzel tasarımlar için bütçeyi aşmadan nasıl bir fikir bulabiliriz diye de göstermiş oluyorsunuz. Sızlanmayı bir kenara bırakıp çözüme odaklanmak gibi.

Teşekkür ederim (gülüyor). Ailemdeki herkes de mutlaka bir yardımda bulundu. Tasarım konusunda da eşim ve eşimin abisinin yardımı yadsınamaz. :) İkizlerim yardımı ise en büyüğü. Çünkü Mırmır ismini onlar koydular.

 

Mırmır hangi yaş aralığına hitap ediyor? En çok hangi yaştan ziyaretçileriniz oluyor? Katılımcılara bir aidiyet hissi sağladığınızı düşünüyor musunuz?

Mırmır şu yaşa hitap ediyor desem sanırım çok doğru olmaz. Okul öncesi raflarımda bile yetişkin kitaplarım var. :) İçindeki çocukla el ele gezen yetişkinlere yönelik. Ziyaretçi yaşının genellemesi yok. Bazı misafirlerim sadece kendileri için alıyor çocuk kitaplarını. Beşinci sınıfa kadar olan çocuklarım okuma kitaplarını çok alıyor diyebilirim yalnız. Yetişkin kitabı olarak kategorize edebileceğimiz kitaplarım sadece benim sevdiğim tercih ettiğim kitaplar oluyor. Ama alanım küçük olduğu için sipariş edilen her kitabı da getirebiliyorum. Çünkü tüm çocuk kitapları yayınevleriyle anlaşmam var.

 

Mırmır bünyesindeki kitapları çocuğa göre seçtiğiniz kuşkusuz. Böyle bir iş ince eleyip sık dokuma da gerektiriyor. Seçilen kitapların her açıdan incelenmesi ve okura katacağı hedefleri de göz önünde bulundurmalı. Mırmır’ı zenginleştirmek konusunda yönelimleriniz var mı? (Anlaşmaları nasıl yapıyorsunuz, yayınevleri ile onlar mı size ulaşıyor siz mi onlara?)

Her insan özeldir ya her kitap da kişiye özeldir. Bazı aileler ellerindeki telefonla sadece meşhur olan kitaplardan almak istiyorlar. Çoğunlukla farklı kitaplar alıp gidiyorlar. Çünkü butik bir kitapçı konuşmalı sorular sormalı. Çocuğun ailenin dinamiğine uygun mu irdelemeli. E pek tabii bunun için de okumalı, araştırmalı. Mırmır’da hep bilinen, çocukları incitici, korkutucu yanlış şeylere teşvik edici masallar yok. Çocuklarıma da almadım Mırmır’a da almam. Çocuklar evet her türlü konuyu duyguyu okusunlar öğrensinler kitaplardan diyoruz ama hazırbulunuşluk olmadan bu olmaz. Mırmır’da duygu regülasyon rafları var. Burada metaforik kitaplar var genelde. Çocukları zorlandıkları konular hakkında bilgilendirecek yüreklendirecek iyileştirecek hikâyeler. Çoğu zaman ebeveynin tek bir kitap alma istediğini izin verdiği ölçüde anlamlandırmaya çalışarak bu kitaplara da yöneltebiliyorum. Yine diyorum meşhur olan kitaplar değil. Çocuğa ve aileye lazım olan kitaplar alınsın okunsun. Örneğin Boşluk kitabı bilirsiniz. Efsanedir. Bir gün misafirim geldi. Boşluk kitabını gördü aldı. Dedim ki: “Kim anne kaybı yaşadı. Ona göre başka kitaplar da önerebilirim.” Cevap: “Kimse yaşamadı.” Aldığı kitap Anna Llenas’ın Boşluk kitabı olacakken Azam Mahdavi’nin Boşluk kitabı olmuştu. Aldığı kitabı bir travma sonrası uzman eşliği olmadan okuyamazsınız. İnanılmaz etkiler insanı. İşte burada ne almamız ne okumamız gerektiğiyle ilgili görevler bize düşüyor. İşimiz zor sadece kitap ver gitsin misafir değil.

 

 

Anlaşmalar da şöyle oluyor. Öncelikle çocuk kitaplarını bünyesinde barındıran tüm yayınevlerini araştırdım. Bazı kitaplarla çocuklarım ve mesleğim sebebiyle tanışıktım ve o yayınevlerini biliyordum. Öncelikli anlaşmam hep bildiğim yayınevleriyle oldu. Sonrasında çoğuna mail ve telefon yoluyla ulaştım. Anlaşmak için Mırmır’ın tüm resmi belgelerini ve istediğim adetleri yayınevlerine gönderdim. Bazen de instagramdaki paylaşımlarından bazı yayınevleri bana dönüş yaptı. Böylesi de çok kıymetli oldu çünkü doğru bir iş yaptığımın, doğru yolda gittiğimin kanıtı gibiydi. Mırmır’da çok kıymetli yazarları, derdi çocuk ve kitap olan nice dostları ağırladım. Öyle kıymetliydi ki… Onları dinledim, notlar aldım, tecrübelerinden faydalandım. Mırmır’ın gidişatı da bu şekilde belirlendi aslında. Fikirlerimin değişmesi açısından da çok özel oldu bu istişareler. Şöyle ki dergi barındıran bir yer olmak hayalinde değildim ama şimdi Kuşluk dergisiyle de çalışmak istiyorum. Bilmiyorum…Tanış olmak, hemhal olmak hele bunu kitap ve çocuklar üzerinden paylaşmak çok güzelmiş. İnsan insanın yurdudur cümlesinden hayatımı şekillendirdiğimi düşünürsek Mırmır’ın o dostane ortamı hayatımın en güzel yılları olacak ilerde hatırladığımda.

 

Ne güzel açıkladınız. Mırmır’a girdiğimde küçük bir alanda bu kadar çok kitabın olması başımı döndürdü. Ben kitapçı gezerken deliren bir insanım:) Şöyle düşündüm, bu kitapçının –herhangi biri olabilir- sahibi “dükkânına” her girişinde nasıl tepki veriyor acaba. Bir de kitapları tekrar tekrar okumak nasıl bir duygu?

Kitapların hepsini okumadım. Ama işim olmadığında oturup indirip indirip okumak çok lezzetli.

 

Çocuklarda problem çözme ve yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmek konusunda ve duygusal öğrenme açısından kitapların ve atölyelerin şifalı bir yönü olduğunu düşünüyoruz. Bunlar aynı zamanda hayal gücünü de tetikleyecek işler.

Olmaz olur mu, elbette. Son dönemlerde müfredatta yapılan değişikliklerle kitap okumaya karşı ilginin çok daha fazla arttığını gözlemliyorum. Dediğim gibi edebiyatçı veya Türkçe öğretmeni değilim. Gözlemlediğim bir sorun var. Sınava dayalı okuma kültürünün yaygınlaşmaya başlaması. Bir ayda net şu kadar kitap, bir yılda şu kadar sayfa kitap. Bu nasıl olabilir. Bazen yüz sayfa okursun yarına aklında kalmaz, bazen bir cümle hayatınızı değiştirir. Çocukların kitabın ezbere okunması değil de hayata adapte edilerek okunmasını çok kıymetli buluyorum.

 

Mırmır’ın yaşam merkezi olması, buradan ayrılırken nasıl bir izlenim bırakmayı hedefliyorsunuz?

Çocuklar ve aileler buradan ayrılırken genelde mutlu gidiyorlar en azından ben öyle görüyorum. Ama zamlar herkesin belini büküyor tabi.

 

Sizin buradan duyurmak istediğiniz başka bir konu var mı?

Kitap okuma sevgisini nasıl kitap okunacağını tüm çocuklara öğrettiğimizi düşünüyorum. Benim istediğim yetişkinlere, özellikle çocuklu yetişkinlere bu eğitimlerinin verilmesi. Çünkü çocuklar ailenin aynası. Evde kitaba değer varsa çocuklarda da var.

 

Konya’da yaşayan veya buradan yolu geçenlere mutlaka Mırmır’a uğramalarını tavsiye ediyorum. Sadece ruhunuzu doyurmak için değil, birbirimize destek olalım ki çocuk kitapçıları kültürü her şehirde yaygın ve ulaşılabilir bir mekân olsun. Çünkü bu tür yerler sadece satış mekânı değil, aynı zamanda tanışmak ve network kurmak için, hatta bir ileriki aşamada toplantı düzenlemek için de ideal mekânlar.

Teşekkür ederim, sevgiler.

Beşinci çayımızı ve kahvemizi içtikten ve cömert ikramlarından sonra Dilek Hanım’ın hediyesiyle mekândan ayrılıyoruz :)