Kritik

Nokta’nın Yetişkin Okura Söyledikleri

Öğretmenin, Vachti’nin beğenilmemek kaygısıyla hiçbir şey çizemediği bembeyaz kağıdında, kar fırtınasına yakalanmış bir kutup ayısı görmesi ilham vericidir.

Peter H. Reynolds’ın pek çok ödüllü eseri Nokta, her şeyin hazır tüketildiği bir çağda, yaratıcı düşünme becerisine duyulan ihtiyacı hatırlatır okuruna. Başarılı bir çocuk edebiyatı eseri olarak yetişkinler için de derin bir anlam dünyası sunar: Bizim dışımızda kalan her yerden, özellikle sosyal iletişim ağlarından hayatımıza görsel ve işitsel yoğun bir akış var. Giyim, yemek, tatil… tüm tercihlerimiz kalıplaşmış, durumlar karşısındaki tepkilerimiz aynılaşmış durumda. Kendi kendimize uzaklaşıp “nokta” kadar kaldığımız bu yerde, şairin sözünü hatırlamalı hâlbuki: “En uzun yoldur insanın içi”. Reynolds’ın Nokta kitabı tüm yetişkin okurlarına, bu akışa nokta koyarak kendi hikâyelerine başlama vaktinin geldiğini anımsatır.  

Yetişkinler tüm bu akışın içinde kaybolmuşken, gözden kaçırdıkları bir nokta daha var; onları daima gözleyen, taklit eden, ayna tutan çocuklar. Bizler, kendi elimizle çocuklarımızı sıradanlaştırıyor, cevabı belli sorular soruyoruz. Aklımızdaki resmi yapmalarını istiyor veya gördüklerini birebir kopyalamanın “yetenek” olduğuna inandırıyoruz. Yetişkinler olarak onlara tüm hayatı çoktan seçmeli sunarken küçük prensçilik oynuyor; şapka yerine fil yutmuş boa yılanı görmelerini temenni ediyoruz. Nokta’nın başkahramanı Vachti, bu akış içerisinde “kaybolmuş” yetişkinleri ve çekingen çocukları kendisine getirir. Çünkü çocukların resim derslerinde cesur ve üretken olmalarının önündeki en önemli engel; duydukları kaygıdır. Bu noktada Reynolds’ın kurguladığı hikâyenin “cesaret aşısı” işlevi gördüğünü söyleyebiliriz. Nokta, resim yapmanın görüneni ve bilineni taklit etmek olmadığına dikkat çeker ilk olarak. Burada “sanat ve beceri” arasındaki farkı da hatırlamak gerek: Resim fotoğraf değildir, çok beğendiğimiz resimleri takdir ederken kullandığımız “Çok gerçekçi, aynı fotoğraf gibi!” cümlesindeki tuhaflık bu konudaki yanlış tutumu ele verir. Olanı birebir kopyalamayı övmek çocuklara daha fazla endişe verir; “Yapamayacağım, aynısı olmayacak, benzemeyecek” kaygılarını duyan çocuk üretmekten çekinir, tıpkı Vachti gibi! Nokta’yı başarılı ve “cesaret aşısı” gibi kılan, anlatıdaki resim öğretmeni karakterinin örnek davranışıdır. Pablo Picasso; “Her çocuk sanatçıdır, sorun büyüdüğümüzde nasıl sanatçı kalabildiğimizdir.” der. Çocuklar dört ila yedi yaş arasını kapsayan şema öncesi dönemlerinde, hayal güçlerinin genişliği ile son derece yaratıcı ürünler ortaya koyarlar. Nokta “kavramsal sanatı” işaret eder okuruna. Bir sergi gezerken, üzerine sadece nokta koyulmuş bir tuval görenler; onu başka bir şeye benzetme çabasına gireceklerdir ilkin, daha yakından bakarak anlamlandırmaya çalışacaklardır. Hâlbuki kavramsal olarak düşünüldüğünde bir nokta; hem bir bitiş hem bir başlangıçtır. Vachti, sergisinde tanıştığı ve onun gibi ressam olmak isteyen bir çocuğa, noktalarıyla ilham olarak başka bir sanatçının hikâyesini başlatır. Bu noktada, kitabı okuyanların da ondan ilhamla kendi hikâyelerine başladıklarını unutmamak gerekir ki kitabın etkileyiciliği de buradan gelir.

Nokta’yı özel kılan özelliklerin en önemlisi ise yaratıcı çocuklar, değerli sanatçılar yetiştirmek için ebeveyn ya da öğretmen, tüm okurlara bir metodoloji sunmasıdır: Öğretmenin, Vachti’nin beğenilmemek kaygısıyla hiçbir şey çizemediği bembeyaz kağıdında, kar fırtınasına yakalanmış bir kutup ayısı görmesi ilham vericidir. “Bir nokta yap bakalım, seni nereye götürecek.” sözü ise cesaret vericidir. Vachti’den çizdiği noktanın altını imzalamasını istemesi, öğrencisine ve eserine verdiği değeri gösterir. Aynı zamanda öğrencinin de değerli hissetmesini sağlar. Bu imzalı tabloyu çerçeveletip masasının arkasına asması ise güven vericidir. Vachti ile öğretmeni arasındaki bağın kuvvetine işaret eder. Tüm bu incelikli detayları ile Nokta, daha özgün ve cesur çocukların yetişmesine katkı sağlar.

 

Kaynakça

Reynolds, P. H. Nokta. İstanbul: Altın Kitaplar, 2014.