Kritik

Ormanda Bir Güç Mücadelesi: Yayazula

Onlarca farklı dile çevrilerek bir çok ülkede ün kazanan Yayazula minik bir farenin vahşi ormanda kendinden daha güçlü olarak nitelendirilen hayvanlarla başa çıkma hikayesini anlatır.

Onlarca farklı dile çevrilerek bir çok ülkede ün kazanan Yayazula minik bir farenin vahşi ormanda kendinden daha güçlü olarak nitelendirilen hayvanlarla başa çıkma hikayesini anlatır. Hikayenin ana karakteri olan “minik” fare kendini savunma ve hayatta kalma mücadelesinde kıvrak zekasını kullanarak karşısındaki hayvanların algısını manipüle eder. Bunu öyle bir şekilde yapar ki ormandaki en yırtıcı hayvanların bile muhakeme güçlerini adeta ele geçirir. İngilizce orijinal adı Gruffalo olan kitabın ilk baskıları Tostoraman adıyla Türkçeleştirilirken sonraki baskılarında yayınevi ve çevirmen değişikliğinden ötürü kitap Türkçede Yayazula olarak basılmıştır. 2009 yılında ise kitap, yazarı Julia Donaldson ve çizeri Axel Scheffler'in katılımıyla hikayeye uygun şekilde kısa animasyon haline dönüştürülmüştür. Bu yazıda hem kitap hem de film birlikte ele alınacaktır.

Kitabın ana karakteri küçük fındık faresi, hikaye boyunca ormanın kuvvetli yırtıcıları tilki, baykuş ve yılan ile karşı karşıyadır. Bir alt okuma olarak fare toplumdaki zayıf kesimin, yırtıcılar ise bu kesim üzerinde güç sahibi olan grubun bir temsili olarak kabul edilebilir. Kitaptaki hikaye, direkt farenin karanlık ormandaki yolculuğu ile başlarken; film, bir çerçeve hikayesi ile kurgulanmıştır. Farenin öyküsü, anne sincabın dilinden yavrularına anlatılır. Kitaptaki "karanlık orman" tabiri filmde hem korkunç ağaçlar ve sesler ile, hem de tabiatın vahşi kanunlarının betimlemeleri ile güçlendirilmiştir. Ağaçkakanın ağaçtaki böcekleri avlarken, kurbağanın sineği kaptığını ve balıkçılın koca bir balığı yutuverdiğini izleriz. Hayatta kalmak için herkes kendinden daha savunmasız olanı bir çırpıda mideye indirir.

Tıpkı ormandaki diğer hayvanlar gibi amacı karnını doyurmak olan fare de yine amacı karnını doyurarak hayatta kalmak olan yırtıcılara karşı bir mücadeleye başlar. Hem metinde hem de filmde farenin karşılaştığı tüm yırtıcıların hedefinin fareyi "mideye indirmek" olduğu açıkça ifade edilir.  Fareyi gören üç hayvanın da söylediği ilk cümle "mmm şunu indirsem mideye" ifadesidir. Bunun, öykünün salt bir "yalan uydurma veya kandırmacadan" çıkıp bir "kendini savunma" hikayesi olmasını sağladığı söylenebilir. Bir diğer önemli husus, tüm yırtıcıların fareye "minik fare" olarak seslenerek onun fiziksel zayıflığına vurgu yapmalarıdır.

"Manipülasyon; bir kişinin diğerini etkisi altına alması, bilinçli olarak yönlendirmesi ve (kendi) isteği dışında davranmaya zorlaması" olarak tanımlanır. Hikayede farenin hayatta kalmak için kullandığı yöntem, aslında bir tür manipülasyondur. Farenin ilk karşılaştığı hayvan tilkidir. Kitapta böyle bir betimleme ya da çizim olmasa da filmde tilkinin, sinsi bir takibin ardından fareyi kuyruğuna basarak ele geçirmesi yine fiziksel eşitsizliğe bir vurgu olarak düşünülebilir. Aynı husus filmde baykuşun -tabiatı gereği uçamayan- fareyi kapıp uçurması ile, yılanın ise kuyruğu ile sarıp nefessiz bırakması ile işlenmiştir. İlk etapta tilkiden korkan fare kıvrak zekası sayesinde tilkiyi ormanda kendinden daha kuvvetli bir hayvan olan "Yayazula"diye bir yaratık olduğuna ve onun da tilkiyi yemek istediğine inandırır. Kitapta tıpkı kendinden sonraki diğer iki hayvan gibi tilki de farenin söylediklerine hemen inanır, sorgulayıp doğrulamaz. Film bu noktada kitap ile ayrışır; fare tüm hayvanları atlattıktan sonra üç yırtıcı bir araya gelip farenin söylediklerini istişare ederler. Bu sahnenin kitabı filmden ayıran ve kitabın önemli alt okumalarından biri olan manipülasyon karşısında muhakeme gücünün öneminin altını çizmektedir. Ancak bu yine de farenin, baykuş, tilki ve yılanın algıları ile oynayarak düşünme güçlerini ele geçirmesine engel olmamıştır.

Kitapta böyle bir vurgu yapılmasa da animasyonda bu kandırmacadan farenin bir süre sonra keyif almaya başladığı davranışlarıyla ekrana yansıtılır. Tilkinin karşısında korkup titreyen fare ile yılanın karşısında özgüvenle Yayazula'yı betimleyen fare aynı "minik" fare değildir. Adeta bir mitoman gibi kurguladığı yalanın keyfini sürmektir. Üstelik her kandırmacadan sonra her birini de “saf” olarak nitelemektedir. İlk karşılaşmada epeyce korksa da yalanlarıyla atlattığı her yırtıcıyı sonradan "saf tilki/baykuş/yılan" olarak tanımlamaktadır. Fare, hayali arkadaşı Yayazula'yı, fiziksel olarak bu üç yırtıcıdan da daha kuvvetli bir yaratık olarak tasvir etmiştir ve bir anlamda aynı fiziksel eşitsizlik ilkesine dayanarak kendinden daha yırtıcı hayvanları kandırabildiği için bundan keyif almaya başlamıştır. Elbette "güç eninde sonunda yozlaşır; çünkü güç istismara açıktır ve baştan çıkarıcıdır." Eline geçirdiği gücün fareyi de bir anlamda yozlaşmaya ittiği söylenebilir.

Sahip olduğu güçten keyif almaya başlayan ve yalanlarıyla atlattığı her yırtıcıyı "saf" olarak niteleyen fare hiç beklemediği şekilde bu kez kendi hayali yaratığı ile karşılaşır. Minik fare bir kez daha kendinden fiziksel olarak daha güçlü ve onu mideye indirmeye niyetli bir yaratıkla karşı karşıyadır. Ancak belki de sürüklendiği hatayı hızla farkeden fare, düştüğü durumdan kurtulmak için bir kez daha manipülasyona başvurur ve yaratığı kendini ormandaki en güçlü ve korkunç hayvan olduğuna inandırır. Bu kez birlikte yılan, baykuş ve tilkiyle bir defa daha karşılaşılar ve her defasında karşılarında Yayazula'yı gören yırtıcılar arkalarına bakmadan kaçar. Yine fiziksel güç ve ölüm tehlikesi karşısında orman sakinleri çaresiz kalmış ve kurtuluşu ise hızlıca sıvışmakta bulmuşlardır. Yayazula ise sorgusuz sualsiz farenin sözlerine inanmış ve onun etkisi altına öylesine girmiştir ki kendi gücünü yadsımıştır. Algısı adeta ele geçirilen yaratık, yırtıcıların kendi vahşi görüntüsüden değil minik fareden kaçtığına inanmıştır. Fare artık korkan değil kendisinden korkulandır, zayıf değil güçlü olan taraftır. Üstelik bu gücü bedensel kuvveti veya görüntüsü ile değil aklıyla elde etmiştir. Öyle ki serinin ikinci kitabı olan Yayazulanın Çocuğu adlı hikayede fare artık bir "mit" haline gelmiştir ve ilk kitapta yırtıcıların "minik fare" olarak seslendiği fareyi Yayazula çocuğuna "büyük kötü fare" olarak betimlemektedir.

Birçok ülkede neredeyse bir okul öncesi klasiği haline gelen Yayazula her ne kadar temel olarak çocuklara fiziksel güç karşısında akıl sayesinde öne geçilebileceği mesajını vermeye çalışsa da bazı eleştirel noktalara da değinmek gerekir. Fare, hikayenin sonunda elde ettiği gücü yalan ile kazanmıştır. Her ne kadar sonrasında uydurduğu hayali yaratık gerçeklik kazansa da nihayetinde onu da alt etmek için yine yalana başvurur. Ormanın yırtıcıları üzerinde sahip olduğu güç ise toplumsal bir rızaya değil korkuya dayanmaktadır. Salt fiziki güce dayandırdığı manipülasyonu ile yılan, baykuş ve tilki üzerinde otorite sağlaması onun bir kahramandan çok zorba olduğu hususunda eleştirilebilir. Anlatı, kitapta "karanlık ormanın içinde korku bitmiş, huzur geri gelmişti" ifadesiyle sonlanırken filmde ise farenin elindeki fındığı  huzur içinde kemirmesi ile bitiyor. Fakat az önce de ele alındığı gibi serinin ikinci kitabı olan Yayazulanın Çocuğu adlı eserde ormanda aslında korkunun bitmediği bu kez Yayazula ve yavrusunun "büyük kötü fare"den korktuğu görülmektedir. Yani korku, bu kez yön değiştirmiş olsa da sürmektedir.

Pedagojik açıdan değinilen eleştirilebilir noktalarına rağmen kitap bir çok ülkede hem ebeveynler hem de çocuklar tarafından rağbet görmüş, ödüller almış, film haline getirilmiştir. Hikaye minik bir farenin ormanda kendini yemek isteyen yırtıcılar karşısında hayatta kalma mücadelesini anlatırken bir alt metin olarak güçlünün karşısında zayıfın güç mücadelesini okuruz. Bu güç mücadelesinde yırtıcılardan oluşan ve esasen zayıfın bir temsili olan fareden fiziksel olarak üstün olan taraf ise bir bakıma algılarının iplerini fareye bırakarak kandırılmışladır. Böylece güç iki taraf arasında yer değiştirmiş, fare manipülasyonla gücü ele geçirmiştir. Sahip olduğu güçten ve dahi yalandan zevk almaya başladığı anda ise kendi hayalinde yarattığı korkunç canavar, belki de ona bir uyarı niteliğinde, karşısında belirivermiştir. Hikayenin sonunda ise yine kıvrak zekası ve yine bir kandırmaca sayesinde Yayazula'nın da aklını felce uğratarak içinde düştüğü durumdan kurtulmayı başarır.

 

Kaynakça

Donaldson, Julia. Yayazula. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2018

_____________. Yayazulanın Çocuğu. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2018

Yılmaz, Hasan. "İnsan İlişkilerinde Manipülasyon Ölçeği". MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, 4 (2018).