Soruşturma

"Futbol bazen çok basit bir oyun olabildiği gibi bazen de stratejik bir zekâ oyunu haline dönüşür"

Futbol, çocuklar için oynaması en basit ve eğlenceli oyunlardan biridir. Futbol oynamak için bir top ve bir çift ağacın, taşın veya ayakkabının kale direği görevi yaptığı koşturabilecek bir alan yeterlidir.

Popüler kültür bağlamında alımlandığı için üzerine çok çalışılmayan bir konu olsa da futbolun çocuk yazınında azımsanamayacak bir yeri var. Akran zorbalığına dikkat çeken ve arkadaşlığı pekiştiren bir oyun olarak futbol; ötekine saygı, centilmenlik, iş birliği gibi kavramlarının işlendiği, kaybetmeye dayalı olarak öfke ve üzüntü duygusuyla baş edebilme becerisinin geliştirildiği bir temsil alanı olarak futbol; tarihsel bir olayın aktarımında araçsallaştırılan futbol… Hatta çocuk okura rol model sunma motivasyonuyla şekillenen biyografik futbol yazını örneklerinden söz etmek mümkün. Bu nedenle Çocuk Yazını yeni dosyasında “Futbol” konusuna odaklanıyor. Sizin de lisanslı bir futbol antrenörü ve akademisyen olarak yazdığınız federasyon tarafından yayımlanan Çocuğunuz İçin Futbol kitabınız var. Sizce Öncelikle sormak isteriz, sizce futbol nedir? Sizi bu konuda yazmaya teşvik eden ne oldu?

Futbol, çocuklar için oynaması en basit ve eğlenceli oyunlardan biridir. Futbol oynamak için bir top ve bir çift ağacın, taşın veya ayakkabının kale direği görevi yaptığı koşturabilecek bir alan yeterlidir. Futbol bazen çok basit bir oyun olabildiği gibi bazen de stratejik bir zekâ oyunu haline dönüşür. Bir başka deyişle, arkadaşlar arasında oynamak için eğlenceli ve kolay; aynı zamanda profesyonel anlamda takımların becerilerini karşı karşıya getirdiği fazlasıyla zorlayıcı ve stratejik bir oyundur. Futbol sayesinde insanlar arasındaki sosyal ilişkiler kuvvetlenir ve mesafeler kısalır.

Çocukların futbola katılımı sağlanırken dikkat edilmesi gereken, onların minyatür yetişkinler olmadığı ve çocukların zihniyetinin yetişkinlerden yalnızca niceliksel olarak değil niteliksel olarak ta farklı olduğudur. Futbol oyunu gibi sportif faaliyetlere katılmak, gelişmekte olan çocuklara sadece bedensel sağlık kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda kişilik ve zekâ gelişimini de olumlu yönde etkiler. Çocuklar toplumun geleceğidir. Gelecekte sorumluluk sahibi olacak çocuklarımızın iyi alışkanlıklar edinmesini, bireyler arası ve toplumlar arası iyi ilişkiler kurmasını, barış içinde mutlu ve sağlıklı yaşamasını sağlayacak olanın çocukluk çağında başlayan spor alışkanlığı olduğu aşikârdır.

“Çocuğunuz için Futbol” kitabı bu bilgiler doğrultusunda çocuğu futbol oynayacak ailelere bir nebzede olsa ışık tutabilmek, ailelerin kafasındaki sorulara cevap verebilmek, çocuğun çok sevdiği futbolu, çocuğa yönelik olarak anlatabilmek ve rehber olabilmek amacıyla yazılmıştır.

 

Çocuk Yazını olarak çocuk okur söz konusu olduğunda her tür materyali farklı okuma pratiklerine açılabilecek metinler olarak kabul ettiğimizden, kitabınızın ebeveynler okurlar için de kurgulanmış olması bizim için ayrıca önemli. Sizce futbolu çocuğa görelik ilkesi üzerinden düşünmek ve futbol bilginizi ebeveyn okura göre yazıya aktarmak nasıl bir deneyimdi? Hem ebeveyn hem de çocuk okur için ne tür bilgileri öncelediniz?

Aileler çocuklarının gelişimlerini ve bazı konularda başarılı olmalarını önemserler. Futbol ile ilgili kitapların ve bilgi kaynağı olan yazıların çocuğa yönelik olmaması aileler tarafından da futbolun yetişkinler tarafından oynanan şekliyle algılanmasına sebep olmaktadır. Çoğu zaman çocukların küçültülmüş yetişkinler olmadığı unutulmaktadır. Bu kitabı yazarken amacım ailelere hitap edebilmek ve çocuklarını futbola başlatırken dikkat edecekleri hususları, doğru malzeme seçimini, doğru yönlendirme yapabilmeyi, çocukları doğru teşvik edebilmeyi sağlamak ve aile olarak neler yapabileceklerinin farkına varmalarına yardımcı olabilmekti. Bu doğrultuda “Çocuğunuz için Futbol” kitabında, hem ebeveyn hem de çocuklar için bu tarz bilgilere yer verdim. Kitap yayımlandıktan sonra ailelerden ve kulüplerden aldığımız geribildirimler gerçekten doğru bir iş yaptığımızı göstermiş oldu.

 

Sizce kaliteli ve yetenekli futbolcuların yetişmesinde ebeveyn tutumları, futbol kurumları ve futbolun sanatta temsilinin etkisi nedir? Futbol üzerine yazılmış bir kurgu metni ya da çizgi filmi çocuk okurun futbol yeteneğinin/düşüncesinin gelişimine ne vaat eder? Bu konuda disiplinler arası nasıl bir iş birliği modeli önerirsiniz?

Aileler çocukların gelişiminde özellikle motor niteliklerin gelişiminde oldukça büyük bir paya sahiptir. Kalıtsal olarak çocuklarına sağladıkları olanaklar tek başına belirleyici değildir. Çocuk için her ne kadar anne ve babasından genler vasıtası ile aldığı kas fibril tipleri önemli olsa da tek başına yeterli olmamaktadır. Bir çocuk muazzam bir dayanıklılık yeteneğine sahip olabilir. Ancak bu yeteneğini geliştirmek ve hedeflenen amaç doğrultusunda kullanabilmek için doğru yönlendirmeye, iyi bir antrenöre ve uygun bir çevreye ihtiyaç duyar. Çocuğun yeteneğinin eğitilmesi çok önemlidir. Aile ise burada temel unsurdur. Çocuğun yeteneklerini ve ilgisini görüp destekleyebilmeli, kendini gerçekleştirmesi için yardımcı olmalıdır. Eğer aile çocuğun spora katılımını desteklemiyor ya da spora katılmasına izin vermiyorsa, doğuştan gelen tüm bu yeteneklerin ve özelliklerin bir anlamı olmayacaktır.

Aileler çocuğun futbola yönlenmesinde olumlu tutum sergiledikten sonra doğru futbol kulübünün seçimi önem kazanır. Doğru kulüp ve doğru antrenör çocuğun yeteneklerinin farkına varabilmesi ve bunları geliştirebilmesi için önemlidir. Amaç müsabakaları kazanmak olmamalı, amaç çocuğu kazanarak, iyi yetişmiş, her yönüyle gelişmiş, sağlıklı ve topluma yararlı bireler yetiştirmek olmalıdır. Yetenek doğuştan gelir fakat bunu geliştirmek imkânlara bağlıdır. Antrenör, kulüp, kulübün tesis ve malzeme olanakları bu imkânlar içerisinde sayılabilir. Tüm imkânsızlıklara rağmen kendi kendini geliştirebilen sporcularda yok değildir. Burada onları unutmamak gerekir. Birde bu tarz yetenekli çocuklara imkânlar sağlanabilseydi neler yapabileceklerini düşünmek bile insanı derinden etkiliyor.

Çocukların futbola doğru yönlendirilebilmesi ve teşvik edilmesi anlamında kitaplar, çizgi veya animasyon filimler çocuğun sahip olduğu yeteneği geliştirmesine, hayal gücünün ve buna bağlı olarak yaratıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilir. Ancak böyle bir hikâye kitabı veya film tasarlanırken tüm unsurlar (aile yaşantısı, eğitim, arkadaşlıklar, sosyal çevre, kültürel özellikler, psikolojik unsurlar v.s.) göz önünde bulundurulmalıdır.

Futbol sadece futbol değildir. İçerisinde birçok unsur barındırır. Dolayısı ile inter disipliner bir yapıya sahiptir sadece spor değildir. Bilindiği üzere, her bilim dalı, başka bilim dallarının araştırmalarından, bu araştırmalar sonucunda elde edilen verilerden, sunmuş olduğu kanıtlardan yararlanır ve varlığını sürdürür. Spor Bilimlerinin doğasında ise çocuğun/sporcunun her yönüyle geliştirilmesi önemli bir yer tutar. Bu bağlamda spor bilimleri; anatomi, fizyoloji, kinesyoloji, biyomekanik, pedagoji, sosyoloji, psikoloji, beslenme, felsefe v.b. alanlarla sıkı bir etkileşim içerisindedir. Hazırlanacak olan eğitim programlarının ve çizgi/animasyon filmlerin bu alanlarla işbirliği içerisinde hazırlanması ve uygunluğunun değerlendirilmesi gerekir.

 

Bu sayımızda Kaptan Tsubasa çizgi filmi ile ilgili bir inceleme yazısı var. Orada yazarın sorduğu şöyle bir soru mevcut, çizgi film serisinde futbol olumlu bir şekilde yer alıyor, kazanmak da kaybetmek de çocukların gelişimlerini zedelemiyor, aksine iki durumda da hep iyi yönde destekliyor. Peki gerçek hayatta böyle mi, futbol oynayarak büyümenin, bir alan olarak futbol kurumunun çocukların kişilik gelişimleri için olumlu bir etkisinden söz edebilir miyiz?

Daha öncede belirtiğim gibi branşlarla ilgili yapılan çizgi filmler çocuğun sahip olduğu yeteneğin, hayal gücünün ve buna bağlı olarak yaratıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilir.

Spor Bilimleri alanında şöyle bir söz vardır; “Önce sporcu, sonra başarı gelir. Kazanmak her şey değildir, ama kazanmaya çalışmak her şeydir”. Burada kazanmak, galip gelmek ya da yenilmemek olarak düşünülmemelidir. Burada iletilmek istenen, antrenörün davranışlarının ve kararlarının öncelikle sporcunun sağlığını korumak ve sonrasında sporcunun kazanma şansını artırmak temeline dayanması gerektiğidir. Sporda kazanmak için mücadele etmek önemli yer tutmaktadır. Bu süreç çocukların kendi kapasitelerinin en iyisini ortaya çıkarmalarına, performanslarını ilerletmelerine ve ahlaki olarak gelişmelerine yardımcı olabilir. Sporcu çocuklar sadece mevcut potansiyelini sergilemeyi düşünmeli, başarısını sağlayanında, engelleyeninde sadece kendisi olduğunu bilmelidir. 

Kazanmak veya kazanmak için mücadele etmek asla çocukların sağlıklarından daha önemli değildir. Ancak toplumumuzda; ne yazık ki bir taraftan, sporcuların sağlıklarının korunması, kendilerini geliştirmeleri benim için çok önemlidir ve önceliktir diyenlerin, davranışlarında bunun tam tersini sergiledikleri de görülmektedir. Bu tarz kişiler sakat sporcularını, iğnelerle sahaya sürüp oynatabiliyorlar ve dahası çocuklara duygusal istismarda bulunarak küfürlere, onur kırıcı sözlere başvurabiliyorlar. Söylenenlerle uygulamadaki davranışlar maalesef bazen birbiriyle örtüşmeyebiliyor. İşte ailelerin, antrenör ve kulüp tercihleri bu yüzden çok önemli.

Spor her yaşta kaliteli yaşamanın bir parçasını oluşturur. Hem ruhsal hem de fiziksel sağlığın kazanımı spor sayesinde geçekleşir. Futbol, yalnızca sağlık ve gelişme için değil, aynı zamanda kişilik gelişimleriyle mental sağlık açısından da önemlidir. Spor yapan, futbol oynayan çocuklar kişisel deneyimlerini, yaratıcılıklarını geliştirir ve sorumluluk duygusu kazanırlar. Yardımlaşma ve iş birliği, arkadaşlarına ve oyun kurallarına saygı gösterme (fair play) gibi sosyal davranışları da kazanarak olumlu bir benlik gelişimini sağlarlar. Atrenörün gözetimindeki bir futbol takımında oynamak çocuklara kazanma ve kaybetmeyi, grup kararı verebilmeyi ve çok farklı ortamlardan gelen, farklı kişilik özelliklerine sahip kişilerle birlikte yaşamayı öğretir. Dolayısı ile çocukların kişilik gelişimine katkı sağladığını söyleyebiliriz.

 

Yine bu sayımızda yer alan yazılardan birinde, yazarının kendi tez çalışmasından hareketle, İstanbul’daki futbol sahalarının 1880 yılından günümüze değin zamanla azaldığının ve çocukların bu imkân ve tanışıklık yoksunluğundan ötürü Türkiye’de futbolun kalitesinin ve heyecanının eksiltildiğinden bahsediliyor. Bu konuda yerel yönetim politikalarının ve şehir planlamasının da etkisinden söz etmek mümkün. Sizin bu konuda bir gözleminiz var mı? Dönüşen şehrin yaşam pratiği çocuk özne için futbol odağında nasıl bir değişime uğramıştır?

Bu durum sadece futbol sahaları için geçerli değildir. Çocukların serbest bir şekilde koşup oynayabileceği alanları da kapsamaktadır. Şehirleşme ve çarpık yerleşim ile birlikte günümüzde çocukların rahatlıkla oyun oynayabildiği yeşil alanlar ve boş arazilerin sayısı gözle görülür ve etkileri hissedilir bir şekilde azalmıştır. Dönüşüm geçiren ve geçirmekte olan şehirler çocukların çocukluklarını yaşayabilecekleri, doyasıya oyunlar oynayabilecekleri alanları katletmektedir. Çocuklar dışarıda oyun oynamaktansa evde TV başına mahkûm olmaktadır. “Çocuğunuz için Futbol” kitabında da bu konuya vurgu yapılmaktadır.

 

Son olarak federasyonun çocuk özneleri futbola teşvik için ne tür politikaları var? Spor okulları dışındaki okulların da futbol kulüpleri ve federasyonla iş birliğinden söz edilebilir mi?

Türkiye Futbol Federasyonu tarafından Gençlik Geliştirme Programı kapsamında, UEFA-FIFA ve Avrupa fonlarından yararlanılarak, futbol kulüplerinin belli bir sistemde çalışmasının sağlanması ile Türk futboluna bir vizyon ve bir sistem kazandırmak amaçlanmıştır. Gençlik Geliştirme Programı ile okullarda 6-11 yaş grubunda futbol eğitim kulüpleri kurularak, özgün Gençlik Gelişim tesislerinin Türkiye Futbol Federasyonu tarafından yaratılması planlanmıştır. TFF teşkilatı tüm illere yayılacak ve böylece yetenekli futbolcuların bulunması; bunun içinde tüm çalıştırıcılara bilgi teknolojileri ve çağdaş ölçüm yöntemleri kullanılarak, izleyici (scout) eğitimi verilmesi ön görülmektedir. Federasyonun eğitimcileri, kulüp antenörleri ve scoutlar tarafından seçilen çocuklar daha sonra Futbol Temel Eğitim Merkezlerine alıp, yetenekleri doğrultusunda desteklenerek çalışma imkânı bulmaktadır. Türkiye Futbol Federasyonu bu program sayesinde futbolun yaygınlaşmasını sağlayarak daha çok çocuğa ulaşmasını, yetenekli sporcuların erken tanınmasını ve gelişimlerinin desteklenmesini ve bu bağlamda Türk Futbolunda köklü bir gelişim yaratmayı hedeflemektedir.

Son olarak sözümü çok değerli bir eğitimci olan rahmetli Doğan Cüceloğlu’nun bir sözü ile bitirmek istiyorum. “Mükemmel değil merhametli çocuklar yetiştirin. Karıncaları ezmeyen, ağaç dallarını kırmayan, çiçekleri ezip geçmeyen, sevgiyi hissetmeyi ve hissettirmeyi bilen çocuklar.”

 

Katılımınız ve katkılarınız teşekkür ederiz. 

 

Sevgilerimle…