Dosya

Babamla Amerikan Futbolu ve Annemle Futbol Kitaplarında Bağlanma

New Yorklu yazar Frank Berrios’un kaleme aldığı Brian Biggs’in resimlediği Babamla Amerikan Futbolu kitabı 2-5 yaş okurları için Amerikan futbolu dolayımıyla baba-oğul ilişkisini konu edinir.

Sometimes our team wins and sometimes they lose.

But my favorite thing about the game is watching it with my dad.

(Football with Dad, 13)

New Yorklu yazar Frank Berrios’un kaleme aldığı Brian Biggs’in resimlediği Babamla Amerikan Futbolu kitabı 2-5 yaş okurları için Amerikan futbolu dolayımıyla baba-oğul ilişkisini konu edinir. Henüz Türkçeye çevrilmeyen anlatıda baba ve oğlun futbol tutkusu, onları birbirlerine sıkı sıkıya bağlayan unsur olarak belirir. İkili için her pazar günü futbol günü olarak ilan edilir. Bu özel güne her iki kahraman da büyük anlam yükler. Tuttukları takımın maçını izlemeye gitmeden önce kutsal bir güne hazırlanıyor gibi özen gösterirler. Anlatıda ayrıca “baba” karakteri oğluna ve arkadaşlarına “Amerikan futbolu”nun inceliklerini öğreten “antrenör” görevini üstlenir; takım hâlinde mücadele ruhunu, iş birliğini, yardımlaşmayı, birlikte hareket edebilme, pes etmeme sabırlı olma hissini aşılar. Öte yandan “baba” figürü tüm çocuklar tarafından “oyun zamanı” ile de özdeşleştirilir. Tam da bu noktada ben bu yazımda baba ve oğul ilişkisindeki bağlanma kavramını futbol özelinde ele alacağım. Ayrıca takım oyunlarından biri olan Amerikan futbolunu, çocuklardaki sosyal becerilerin gelişimini etkileyen bir unsur olarak inceleyeceğim.

Spor günümüzde çocuklar arasında popüler olan bir boş zaman aktivitesi olarak görülse de aslında bundan daha ötesini ifade eder:

Her bir sporun en sonunda bir oyun olduğu gerçeği düşünüldüğünde, oyunların çocukların yaşamlarında önemi bir yer tuttuğu yadsınamaz bir gerçektir. Çocuk, oyunlar aracılığıyla gerçek duygu ve düşüncelerini yansıtıp, olayların üstesinden gelmek için modeller yaratmaktadır. Oyun, çocukların biyolojik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayarak, gelişim dönemlerinin de sağlıklı bir şekilde atlatılmasına olanak yaratmaktadır. (Aktaran Yıldız 25)

Babamla Amerikan Futbolu'nda “Arkadaşlarım babamı ve beni görünce oyun zamanı olduğunu anlarlar,” (Berrios 14) ifadesiyle anlatıcı, “baba” figürünün çocuğun dünyasında “Amerikan futbolu” ve “oyun”a  karşılık geldiğine işaret eder.

Spor söz konusu olduğunda bir diğer husus, oyuncunun kendi geçmişiyle toplumun hafızası arasında bir bağ kurulmasıdır. “Bu bağ, sporun, toplumsal süreçlerden etkilenip şekillenmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle spor kendiliğinden oluşmaz. Ancak toplumdaki sosyal ilişkiler sayesinde ortaya çıkar, değişir ve yeni formunu alarak toplumsal yaşamdaki güncelliğini ve yaşamını sürdürür” (Aktaran Yıldız 85). Kitabın yazarı New Yorklu bir çocuk olan Frank Berios da resmi web sitesinde yer alan özgeçmişinde kendi çocukluğunu anlatırken içinde yaşadığı toplumdan kesitler sunar. Grafiti kaplı metrolara bindiğini, parklardan hip-hop sesleri duyduğunu, caddede geçen arabaları izlemeyi sevdiğini belirtir. “Şehrimi hep sevdim. Çünkü bu şehir çocuklar için her zaman yapılacak değişik aktivitelerle dolup taşıyordu,” diye de ekler (Bknz. Frank Berrios). Yazarın büyüdüğü bu yerde Amerikan futbolu şehrin önemli bir parçasıdır. Son olarak, çocukluğu çizgi roman okuyarak geçen yazar Batman, Spider Man, Black Panter ile büyüdüğünü de söz konusu özgeçmişinde belirtir. “Hikâyelerdeki kötü adamlar, kahramanlar, masumiyet ve suçluluk, özgürlük ve adalet kavramları”ndan etkilendiğini söyleyen yazar aslında ilk olarak avukat olmak istemiş, sonra öğretmen olmayı istese de en sonunda çocuk kitapları yazarı olmaya karar vermiştir (a.y.). Yazarın burada okuduğu kitaplardan bahsetmesi, içine doğduğu toplumda popüler olan okuma kültürünün bir parçasını teşkil etmesi bakımından anlamlıdır ki yazarın metinlerinde de bu kültürün izine rastlamak mümkündür.

Yazarın futbolu konu edinen bir başka kitabıysa Annemle Futbol’dur. Yazarın Babamla Amerikan Futbolu kitabının devamı niteliğindeki bu metinde siyahi Amerikalı bir ailenin cumartesi günleri İngiliz futbolu oynamak üzere çocukları ve onların arkadaşlarıyla bir araya geldiği eğlenceli serüveni konu edilir. İlk kitapta baba oğul arasında bir pazar klasiğine dönüşen futbol maçları, ikinci kitapta cumartesi ritüeli olarak sunulur. Ayrıca ilk anlatıda “futbol- ebeveyn” ilişkisi “babalık” rolü üzerinden şekillenirken bu anlatıda “anne” figürüne yoğunlaşılır. Anlatıda oyun kurucu olan, takımları yöneten, oyuncuları maçlara hazırlayan, motive eden, takım ruhunu ateşleyen, koçluk rolünü paylaşan hep “anne” olarak belirir. Bu noktada ikinci kitapla birlikte futbolda cinsiyet rollerinin ters yüz edildiği de görülür ki kitabın heyecan verici kurgusunda yeşil saha üzerinde iki takımın kıran kırana mücadelesinin anlatıldığı bölümlerde “ailenin büyük kızı”, takımının başarılı “kalecisi” olarak karşımıza çıkar. Tam da bu kısımda futbolun cinsiyet rollerinden bağımsız bir takım oyunu olduğu mesajı okuyucuya sunulur. Öte yandan ilk kitaptan farklı olarak bu anlatıdaki karakterler çeşitli milliyetlerden seçilmiştir. Siyah ve beyaz bir aradadır. “Farklı ama birlikte” olabilme; “farklılıklara saygı” değerinin işlendiği bu bölümler; ortak karar alabilme, aynı amaç doğrultusunda bir takımın ferdi olarak bir vücudun organları gibi hareket edebilme ruhunu başarıyla yansıtır.

 

Güvenli Bir Üs Olarak “Antrenörlük”

Genel bir bakış açısıyla ele aldığımızda “spor”un kuramsal çerçevede birçok tanımı bulunmaktadır. “Spor insanların yaşamda kalabilmeleri adına verdikleri mücadelenin daha barışçıl ve masum bir benzetmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Sporun, insanların doğaya uyum sağlama ve doğanın getirmiş olduğu zorunluluklarla baş etme sürecinden ortaya çıktığı düşünülmektedir” (Aktaran, Yıldız 22). Birçok araştırmada çocuklar, ebeveynlerin ya da yakın olarak tanıdığı diğer kişilerin spor ortamında bulunması durumunda kendilerini daha güvende hissedeceklerini ifade etmişlerdir. “Bu duruma ilişkin olarak Kavussanu ve Harnisch, ebeveynlerin psiko-sosyal destekleri sayesinde çocuklara keyifli bir spor deneyimi sunmada çok önemli bir rol oynadıklarını ifade etmektedir” (Aktaran Mayda 72). Frank Berios’un her iki kitabına da bu bağlamda bakıldığında ebeveynlerin spor ortamında bulunduğu hatta sürece bizzat dahil oldukları görülür. Diğer bir deyişle, oyun kurucu ebeveynlerdir.

Birçoğumuzun da bildiği üzere “Futbol sadece bir oyun değildir”. Babamla Amerikan Futbolu kitabının kahramanı Amerikan futbolunu babasının antrenörlüğünde deneyimler. Benzer şekilde ikinci kitapta “anne” figürü karşımıza “antrenör” olarak çıkar. İki kitapta da çocuk karakterler ebeveynlerinin sunduğu güvenli alanda “futbol”u deneyimler. Bu deneyime arkadaşları da dahil olur.  “Davis ve Jowett’in çalışmasında sporcuların antrenörlerini üç temel bağlanma işlevini (örneğin güvenli bir üs, güvenli bir sığınak, yakınlık için bir hedef) yerine getirmek için ne ölçüde algıladıklarını araştırmıştır (Aktaran Mayda 114). Anlatılarda “antrenörlük” rolünü üstlenen baba ve anne figürleri hem kendi çocukları hem de onların arkadaşları için “güvenli bir üs”tür. Çocukların “kendine güven”, “özgüven” geliştirebilmelerini sağlayan bir “daha güçlü ve akıllı” bağlanma biçimini temsil eder.  Sonuç olarak çocuklar ebeveynlerin ya da yakın olarak tanıdığı diğer kişilerin spor ortamında bulunmasıyla kendilerini daha güvende hissedeceklerdir. Nitekim anlatıda da topu üzerinden fırlatıp atan oyuncudan sonra pası yakalaması gereken oyuncu, “baba” figürünün talimatları ve yardımıyla oluşturulan “güvenli” alanda topu kapma pratikleri yaparak bu duyguyu pekiştirir.

Benzer biçimde:

çocuklar spor yaparken kendini tanıma ve sınırlılıklarını keşfetme imkânı bulup aynı zamanda sorumluluk alma, problem çözme, saygılı, hoşgörülü olma, takım olup takım arkadaşının eksik kaldığı yeri tamamlamak için kendinde güç bulma, aidiyet hissetme, centilmen olma, kazanma ve kaybetme gibi duyguları öğrenme, iletişim becerilerini geliştirme, kendini ifade etmek için yollar keşfetme ve özgüven kazanma kısacası birey olma yolunda kendini tanıma ve geliştirme sürecinde birçok sosyal beceriyi de kazanma fırsatı bulabileceklerdir. (Aktaran Yıldız 25).

Bu bağlamda çocukların yeşil saha deneyiminlerinin tüm çoşkusuyla anlatıldığı her iki kitap da “takım” olma şuurunu, “ takımın eksik kaldığı yerde” tamamlamak için ortaya konan mücadele ruhunu tüm duygusuyla verir. Her iki kitapta da takımlar kendi ekip arkadaşlarıyla birlikte nefeslerinin yettiği yere kadar koşarak kendi takımlarının kazanması için çabalarlar. Ama her iki anlatıda da “kazanmak” hiçbir zaman öncelik olarak görülmez. Her oyunda olduğu gibi kitaptaki “futbol” oyunlarında da kazanan ve kaybeden taraflar olduğu görülür. Tam da bu noktada kitap kazanan veya kaybeden taraf olmanın ötesinde birlikte “oyun” oynayabilme, “bir arada eğlenebilme” duygusu aşılar. Annemle Futbol kitabındaki “Biz kazansak da kaybetsek de karşı takımı “centilmence” tebrik ederiz, diyen anlatıcının ifadeleri de bu bakımdan anlamlıdır ( 21).

Bilindiği üzere “çocuk, oyunlar aracılığıyla gerçek duygu ve düşüncelerini yansıtıp, olayların üstesinden gelmek için de modeller yaratmaktadır” (Aktaran Yıldız 25). Birinci kitapta bir Pazar ritüeline dönüşen Amerikan futbolunu oynama provası, gerçek yaşam deneyiminden farksızdır.  Anlatıcı bunu “Formalarımızı giyeriz. Tıpkı gerçek bir maça çıkacakmışız gibi ısınırız. Sonra babam topu nasıl tutacağımı ve fırlatacağımı gösterir,” şeklinde ifade eder (Berrios 4).

Takım sporlarında, kişiler aynı amaç için bir araya geldiklerinden, kendi gruplarının içinde dışarıdaki gruplara göre daha farklı bir sinerjiyle birbirlerine bağlanırlar. Böylelikle takımdaki kişiler arasında duygusal bir bağ oluşur ki “takım ruhu” denilen birlikte hareket etme budur. Takım ruhu, aynı sonucu elde etmek için gösterilen çabayı ve birlikte hareket etme gücünü ortaya koyacaktır. Takım içindeki kişiler farklı görev ve sorumluluklar alıyor olsalar da aynı amaç uğruna mücadele eden bir topluluk olarak karşımıza çıkacaklardır. (Aktaran Yıldız 29)

Babamla Amerikan Futbolu'nda da  çocuklara verilen spor eğitiminin eğlenceyle entegre biçimde kurgulandığını ve çocukların bu ortamda daha sağlıklı zaman geçirmelerine katkı sağlandığını görürüz ki vurgu yine babayla birlikteliğedir: “Bazen takımımız kazanır, bazen kaybederler. Oyunla ilgili en sevdiğim şey, onu babamla izlemektir” (Berrios 13).

“Takım sporları, aynı zamanda heyecan, sevinç, üzüntü gibi duyguların yaşanmasına da olanak sağladığından duygusal becerilerinin kontrolünü sağlayabilir. Spor aracılığı ile birey, başkalarına ve kurallara saygı duymayı, galibiyeti ve yenilme duygularını, hoşgörü ve iş birliği gibi dayanışma becerilerini öğrenebilir” (Aktaran Yıldız 23). Anlatıcı da “Nefes nefese kalana kadar herkes koşar, savunma yapar,” ifadesiyle Babamla Amerikan Futbolu'nda dayanışma ve mücadelenin örneğini sergiler (Berrios 22).

“Sporda, elde edilmesi gereken başarı hemen değil süreç içinde sabır, düzenli çalışma ve azim ile gerçekleşmektedir. Bu süreçte spor, sporcuya motivasyonunun ve sabrının yüksek olması gerektiğini öğreterek sosyal ve toplumsal çevresiyle bütünleşmeyi sağlar (Aktaran Yıldız 29). Babamla Amerikan Futbolu'nda anlatıcı maçın sonunu bizlere “Futbol oyununun sonunda ‘kazanan ve kaybeden takım’ ayrımı yapılmaksızın herkes “coşkulu bir şekilde tezahürat” eder; diyerek betimler (23). Annemle Futbol kitabında da okuyucuyu bu duruma benzer sahneler bekler: “Pas atmayı ve birlikte hareket etmeyi unutma. Topu rakip sahada tutmak için ortak hareket etmelisiniz,” diyen oyun koçu bir “anne” ile karşılaşırız (16). Babamla Amerikan Futbolu'ndaysa  “birlik ve beraberlik” içinde atılan tezahüratların hemen ardından “Babamla futbolu çok seviyorum” cümlesiyle sona erer (24).

Sonuç olarak Frank Berrios’un futbolu konu edinen iki kitabı da “futbol” kavramını “ebeveyn- çocuk” ilişkisi bağlamında ele alır. Kitaplar “güvenli bağlanma” düzlemine oturtulmuştur. Çocuklar ebeveynlerinin yol göstericiliğinde takım oyunlarından biri olan futbolu deneyimler, sosyal becerilerini geliştirirler, sosyal ilişkilerdeki rollerini fark ederler. Bir Pazar klasiğine dönüşen futbol maçları çocuklar için âdeta dış dünyaya açılan kapı işlevi görür. İki anlatı da “anne” ve “baba” rolleri üzerinden düşünüldüğünde birbirini tamamlar niteliktedir. Futbol, ikinci kitapta cinsiyet algısını kıran bir kurguyla okuyucuya sunulur. Bu bağlamda çocuk yazını için bu tarz anlatıların dilimize de kazandırılması, benzer içeriklerin üretilebilmesi açısından da ilham verici olacaktır.

 

Kaynakça

Berrios, F. Football With Dad. Res. Brian Biggs. New York : A Golden Book, 2015.

Berrios, F. Soccer With Mom. Res. Jess Golden. New York : A Golden Book, 2016.

Mayda, F. A. Çocuklara Yönelik Şiddet ve Bağlanma İlişkisinin İncelenmesi: Futbol Altyapı Örneği.

Yayımlanmamış yüksek lisans tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi, 2019.

Yıldız, E. Takım Sporları Yapan ve Spor Yapmayan 10-12 Yaş Çocukların Sosyal Beceri Düzeylerinin

Karşılaştırılması. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi, 2019.