Dosya

Evi Geride Bırakıp Dünyayı Yurt Tutmak: Mavi Çöl Develeri’nde Göçmen Şehir Deneyimi

Nasıl ki şehirlerin her biri ayrı bir ruh taşıyorsa şehir deneyimi de şehre, daha da önemlisi deneyimleyenin kendisine göre farklılaşır.

Nasıl ki şehirlerin her biri ayrı bir ruh taşıyorsa şehir deneyimi de şehre, daha da önemlisi deneyimleyenin kendisine göre farklılaşır. Bu deneyimleme sürecinde kişinin sosyal konumu, yaşanan bölgeyi, ilişkileri, şehirde vakit geçirilen alanları ve saatleri belirleyen önemli unsurlardan biridir. Söz konusu, bir göçmenin yahut mültecinin kendi vatanının dışında, başka bir şehirdeki deneyimi olduğundaysa çok daha zor ve karmaşık bir durumla karşı karşıyayızdır. Bu, Simmel’in arada bir yerde duran yabancısından farklı olarak[1] muhtemelen bir travmanın eşlik ettiği, coğrafi ve kültürel değişimle de pekişmiş bir yabancılık hâlidir. Peki, böylesi bir yabancılık durumunda göçmenin şehirle; şehrin ve şehirlilerin göçmenle kurduğu ilişkide bir farklılaşma olur mu, olursa nasıl gerçekleşir? Travmatik bir taraf da barındırdığı için söz konusu deneyimin dile aktarılması, edebiyatta, özel olarak da çocuk edebiyatında bir karşılık bulması mümkün müdür? Bu yazıda, bu sorulardan yola çıkarak Mavi Çöl Develeri’nde göçmen şehir deneyimini incelemeye çalışacağım. Kitabın kahramanı Lenyo için hatırlayıp üzerine düşünmesi güç, ifadesi ise imkânsız görünen zorunlu göç ve başka bir şehir deneyiminin edebiyat aracılığıyla temsil edilmesinin imkânını tartışacağım.

*Bu yazının devamını, editörlüğünü Meryem Selva İnce'nin ve Havva Yılmaz'ın üstlendiği Çocuk Edebiyatında Mekan, Doğa ve Şehir adlı eserde bulabilirsiniz.