Dosya

İstismarın Dört Yüzü

Çocuk istismarı kabul gören dört başlık altında incelenir. Bunlar: Fiziksel istismar, duygusal istismar, cinsel istismar ve ihmaldir.

Çocuk istismarı günümüzde oldukça yaygın fakat saptanması bir o kadar zor olan şiddet biçimidir. Yasalara göre 18 yaş altındaki tüm bireyler çocuk olarak kabul edilir ve Dünya Sağlık Örgütü’ne göre çocuk istismarı; bir yetişkin tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan ve çocuğun sağlığını, fiziksel gelişimini, psikososyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen davranışlar olarak tanımlanır. Çocuk istismarı kabul gören dört başlık altında incelenir. Bunlar: Fiziksel istismar, duygusal istismar, cinsel istismar ve ihmaldir. Yaşar Tıraşçı ve Süleyman Gören çocuk istismarı üzerine yaptıkları bir çalışmada fiziksel istismarı çocuğun herhangi bir kaza dışında yaralanmaları olarak tanımlarlar. Bunun yapılma sebebi çocuğa istediğini yaptırma, çocuğun itaat etmesini sağlama, öfkenin çocuğa boşaltılması olabilir. Yine Dünya Sağlık Örgütü öncülüğünde yapılmış olan bir çalışmada duygusal istismar anne, baba ya da çevredeki kişiler tarafından çocuğa uygun destekleyici bir çevre sağlamayarak çocuğun kapasitesi üzerinde istek ve beklentiler içerisine girerek çocuğa karşı saldırganca davranışlar içerisine girilmesi olarak tanımlanır. Örneğin; çocuğa bağırma, reddetme, aşağılama, başkalarının karşısında küçük düşürme, korkutma, tehdit etme, duygusal açıdan ihtiyaçlarını karşılamama, değer vermeme, bağımlı kılma ve aşırı koruma duygusal istismar örnekleri içerisinde sayılabilir(WHO 60).Cinsel istismar ise “çocuğun kendisinden en az altı yaş büyük bir kişi tarafından cinsel doyum için zorla veya ikna edilerek kullanılması ya da başkasının bu amaçla çocuğu kullanmasına izin vermesidir” (Tıraşçı&Gören 71). Cinsel istismar örnekleri: tecavüz, ensest, çocuk pornografisi, teşhircilik, cinselliği kışkırtan konuşmalar, pornografik film seyrettirme, cinsel organları okşama vb. eylemler şeklinde değişiklik gösterir (71). Çocuk istismarının alt başlıklarından olan ihmal ise çocuğa bakmakla yükümlü olan kişinin çocuğun gelişiminde ihtiyaç duyduğu şeyleri -sağlık, eğitim, duygusal gelişim, fiziksel gelişim, beslenme, barınma ve güvenli yaşam- çocuğa vermemesidir (60). Çocuk istismarı içerisinde tespiti en zor olanı cinsel istismardır. Yapılan bir çalışmada çocuklara uygulanan cinsel istismarın yaygın olduğu fakat çoğunun gizli kaldığı ve bu eylemi gerçekleştirenlerin %90’nın çocuğun tanıdığı biri tarafından yapıldığı ayrıca üç ile beş yaşındaki çocukların daha çok cinsel istismara maruz kaldığını söyler (Turhan, Sangün, İnandı 154). Çocuğun cinsel istismarının görülme sıklığının üzerine yapılan başka  çalışmalarda ise kesin ve tatmin edici sonuçlar veremese de farklı yaş grubu, etnik köken, ırk ve sosyo-ekonomik düzeyde çocuklar bu istismar türüne maruz kalabildikleri gözlenmiştir (Çeçen, 3).  Bu yazıda ise çocuğun cinsel istismarı konusu Sır Versem Saklar mısın?, Bu Beden Benim ve Kırmızı Çizgi adlı anlatılar üzerinden işlenecektir.

Anlatılara genel olarak bakıldığında üç anlatının da çocuk istismarına yönelik önleyici ve bilinçlendirici nitelikte olduğu söylenebilir. Anlatılarda çocuk okurun anlayacağı dilde istismarın tanımı yapılır ve kendini koruma yöntemlerini ve böyle bir durumla karşılaştığında yapması gerekenleri öğretmesi sağlanır. Öte yandan söz konusu anlatılar temelde okuyucuya aynı mesajı verse de her biri bunu farklı yollarla yapmıştır. Sır Versem Saklar mısın? adlı anlatı istismarı sırrın ne demek olduğu, iyi ve kötü sırrın ne demek olduğu üzerinden sorularla anlatmıştır. Kırmızı Çizgi anlatısı herkesin bir kırmızı çizgisi olduğunu ve başkaları tarafından bu kırmızı çizgilerin geçilemeyeceğini anlatır -bedenimiz bizim kırmızı çizgimiz diyerek-. Bu Beden Benim adlı anlatı ise bedenimizin bize ait özel olduğunu ve bu konudaki sınırları anlatıp tanımlayarak anlatmıştır.

A. Rezan Çeçen’in çocukların cinsel istismarı konusu üzerine yapmış olduğu bir çalışmada cinsel istismarın, maruz kalan çocuklar üzerindeki etkilerini dört başlıkta toparlayabileceğimizi söyler. Bunlardan birincisi zedelenmiş cinselliktir. Cinsel istismara maruz kalan çocuklar cinsel normların ve standartların saptamasında zorluk ve karmaşa yaşayabilmektedirler. Örneğin birden fazla cinsel istismara maruz kalmış çocukta cinselliğe ilişkin tutumunun olumsuz olmasının yanında ileriki yıllarda beden algılarının bozulduğu, kendi bedenini pis, kirli algılaması ve benlik saygılarının diğerlerine oranla daha düşük olduğu gözlenmektedir. Çocuğa cinsel doyum amacı ile yaklaşan kişi çocuğun sevgisinden yararlanıp ona hediye vermiş ise çocukta cinsel davranışlarla ilgili ahlak karmaşasının oluşmasına neden olabilmektedir. Yani çocuk cinselliği bir nevi alışveriş olarak görür ve hayatı boyunca sevgi elde edebilmek için cinselliğin gerekeceği algısına kapılabilir. Eğer çocuk böyle bir şeye zorla itilerek maruz bırakıldıysa çocuğun cinsellikten kaçınmasına, kaygı duymasına ve korkmasına neden olabilmektedir. Bu bağlamda, anlatılar değerlendirilecek olursa Bu Beden Benim adlı anlatı okura ilk olarak beden olgusunu anlatır. Bedenin her parçasının çok değerli olduğunu ve izinsiz kimsenin bize dokunamayacağını aşılar. Beden algısını öğrenen çocuk okur, kendisinin ve bedeninin değerli ve özel olduğunu anlayarak oluşabilecek olumsuz durumları kavrayabilecektir. Ayrıca çocuğun sevgisinden ve güveninden yararlanarak çocuğa hediyeler verip çocuktan faydalanmak isteyenleri fark ettirecek örneği “Bizi kandırmak için yiyecek bir şeyler vermek isteyebilirler ama biz bunları almamamız gerektiğini biliriz” (Oy 17) cümlesi ile vermiştir anlatı. Kırmızı Çizgi adlı anlatı ise bedenin kişiye özel olduğunu hikâye içerisinde okura vermektedir. Anlatı Emir’in Besim Amca’nın park yerini kırmızıya boyaması ve kırmızı alana başka hiç kimsenin araba park edemeyeceğini annesi ile paylaşması ile başlar. Anne buradan hareketle herkesin kırmızı çizgilerinin olduğunu tümdengelim ile şu şekilde anlatmıştır diyebiliriz: “Ülkemiz, bizim kırmızı çizgimizdir, evimiz de ailemizin kırmızı çizgisidir. ... Ayrıca vücudun da bir kırmızı çizgidir” (Barraj 6,9). Böylece okurda doğru beden algısı somutlaştırılarak oluşturulmuş olur.

Ortaya çıkan ikinci etki ise güven duygusunun zedelenmesidir. Çocuğun maruz kaldığı istismar çoğunlukla kendisine yakın biri tarafından gerçekleştirildiği için bu durum çocukta güven duygusunun zedelenip kendisini ihanete uğramış hissetmesi demektir. Eğer tanımadık biri tarafından gerçekleştirildiyse bu sefer çocuk aileye güvensizlik duyacaktır. Çünkü aile kendisini koruyamamıştır. Bu doğrultuda, çocukların aile içerisinde güvenebilecekleri birinin olduğunu çocuğa anlatmak doğru olacaktır. Değerlendirilen üç anlatıda da olumsuz durumla karşılaşan çocuk, bunu mutlaka güvendiği ve kendisini koruyabileceği bir büyüğüyle paylaşır ve anlatılar bu kişilerin kimler olduğunu okura anlatır. Bu noktada Sır Versem Saklar mısın? anlatısı daha öncede belirttiğim gibi sorular sorup cevaplarını vererek okurla iletişim kurmaktadır. Güven duyulması gereken kişileri ise şöyle anlatır: “Peki, bu büyüğün kim olabilir? Bu kişi annen, baban, amcan, teyzen ya da sınıf öğretmenin gibi güvenebileceğin biri olmalıdır. Kötü bir sırrı onlarla paylaşmak çok doğru bir davranıştır” (Moore-Mallinos 26). Kırmızı Çizgi adlı anlatıda ise Emir ve Emir’in annesi arasında geçen diyalog üzerinden bu durum anlatılır. Emir’in kırmızı çizgilerine Emir banyo yaparken sadece annesi ve anneannesinin, yani ona zarar vermeyeceğine emin olunan ve yalnızca onu yıkamak için orada olan birilerinin ona dokunabileceğini söyler. Okur anlatıdaki kahramanla kendini özdeşleştireceği için kendisi içinde aynı durumun geçerli olacağını anlayacaktır. Anlatıda dikkat çeken bir diğer önemli sayılabilecek konu ise Emir karakterinin doktorun kendisini muayene ederken kendisine dokunduğunu hatırlayarak annesine bunu söylemesidir. Burada anne karakteri doktorun muayene için ona dokunduğunu, kendisi yanındayken bunu yapıyor oluşunu ve böylece iyi dokunma ve kötü dokunma arasındaki farkı vurgulamaktadır. Bu Beden Benim anlatısı ise beden algısını doğru oluşturduktan sonra mahremiyet kavramının anlaşılmasını sağlamaya yardımcı olur. Güven duygusunun sağlanması için ise her sıkıntımızı büyüklerimiz ile çekinmeden paylaşabileceğimizi vurgular ve şöyle noktalar anlatıyı: “Büyüklerin yardım ve sevgisiyle her gün daha da büyüyor, bedenimizi tanıyor, sınırlarımızı koruyor ve artık gerektiğinde “Hayır!” diyebileceğimizi biliyoruz” (Oy 31). Bu anlatının aktarılış biçiminde kullanılan biz dili okurun anlatıyı içselleştirmesini sağlayacaktır.

Üçüncü olumsuz etki güçsüzlük ya da çaresizliktir. Çocuk cinsel istismarı engelleyemediği durumlarda kendini güçsüz ve çaresiz hissedecektir. Eğer bu istismara maruz kalan çocuk, bunu bir şekilde önlemeyi başarabilirse -ailede güvendiği biriyle durumu paylaşıp ondan yardım almak gibi- çocuk kendini koruyabildiğini/olayları kontrol edebildiğini düşünecektir. Çocuğun bu durumu paylaştığı kişi çocuğa inanmayıp olayı göz ardı ettiğinde psikosomatik belirtiler, öfke, şiddet vb. belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur. Bu bağlamda değerlendirilecek olursa çocuğun yetişkin gözetimi altında olamadığı zamanlarda çocuğun kendisini korumak için neler yapabileceğini çocuğa öğretmek önemli olacaktır. Değerlendirdiğim anlatılarda bunu okura veren tek anlatı Kırmızı Çizgi’dir. Anlatıda anne karakteri Emir’e böyle bir olumsuzlukla karşılaştığında ne yapabileceğini “Böyle bir şey başına gelmeyebilir. Bizimle güvendesin, ayrıca sen akıllı bir çocuksun. Ama ola ki biri seni rahatsız eder, sana dokunmaya kalkarsa o zaman bir aslan gibi ‘Hırrrrr’ diye kükre! Bir ceylan gibi hemen koşup kaçmaya çalış. ‘Hayıııırrr!’ diye bağır, sesin her yerden duyulsun” (Barraj 16-18) cümleleri ile anlatır.

Görülen en son olumsuz etki ise çocuğun damgalanmasıdır. Bu damgalama istismarı uygulayan kişi ya da toplum tarafından geliştirilebilmektedir. Bunu önlemek için çocukla doğru iletişim kurmak ve onu anlamak çok önemlidir. İstismarcı istismar ettiği çocuğu korkutup, utandırıp, aşağılayıp çocuğun suçluluk duygusunu artırıp yaptığı eylemin gizli kalmasını sağlayabilmektedir. Sır Versem Saklar mısın? ise okura sorular sorup iletişimi artırmaya vurgu yaparak böyle bir olayla karşılaşılsa bile bunu söylemek ve bundan kokmamak gerektiğinin üzerinde durmuştur. Bunu, iyi ve kötü sırrın ne demek olduğunu okura anlatarak yapar. İyi sır saklandığı takdirde bizi mutlu edebilecek şeylerdir (Sürpriz parti yapmak vs. gibi). Kötü sır ise bizi mutsuz edecek şeylerdir ve bunların saklanmaması gerekir. Kullandığı soru sorma tekniği ise durumun kavranması açıdan kolaylaştırıcı ve somutlaştırıcıdır.

Sonuç olarak, cinsel istismarı önleme çalışmalarında ailelerin ve çocukların bilinçlendirilmesi önemli noktalardan biridir. Yazıda bahsi geçen üç anlatıda bu eğitimlerin içselleştirilme sürecine katkıda bulunması açısından önemlidir. Nitekim her bir anlatının içerisinde ebeveynleri bilinçlendirme ve anlatıların daha iyi anlaşılması adına bilgilendirme yöntemi kullanılmıştır. Anlatıların içeriğine uygun olarak resmedilmesi ise çocuk okurun anlatıyı somutlaştırıp kavramasına yardımcı olmaktadır. Öte yandan bu tarz olumsuz anlatıların çocuk okur için sakıncalı olup kaygı düzeylerini artırır nitelikte olduğu düşünülebilse de aksine durumun saptanması ve sonrasında yaşanan problemler açısından düşünüldüğünde, bu tarz bilinçlendirici ve önleyici çalışmalar -doğru ve kontrollü yapıldığı sürece- bu büyük problemi azaltmada yardımcı birer öğeye dönüşür.

 

Kaynakça

Barraj, Samar Mahfouz. Kırmızı Çizgi. İstanbul: Erdem Yayınları, 2017.

Çeçen, Ayşe Rezan. “Çocuk Cinsel İstismarı: Sıklığı, Etkileri ve Okul Temelli Önleme Yolları”. Uluslararası İnsan

Bilimleri Dergisi 4.1(2007): 1-17.

Moore-Mallinos, Jennifer. Sır Versem Saklar mısın?. İstanbul: Sev Yayıncılık, 2016.

Oy, Ayşen. Bu Beden Benim. İstanbul,Mandolin Yayınları, 2017.

Tıraşçı, Yaşar ve Gören, Süleyman. “Çocuk İstismarı ve İhmali”. Dicle Tıp Dergisi 34.1 (2007): 70-74.

Turhan, Ebru ve Özlem Sangün, Tacettin İnandı. “Birinci Basamakta Çocuk İstismarı ve Önlenmesi”. Sted 15.9

(2006): 153-157.

WHO. “World Report on ViolenceandHealth; Child Abuseand Other Caregivers”. Geneva, 2002: 57-86.

Yakut, Halil İbrahim ve Elmas Korkmaz. “Çocuklarda Cinsel İstismar”. TheJournal Of Gynecology – Obstetrics

and Neonatology10.39, (2013): 1630-1632.